Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2339 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8655 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Özel belgede sahtecilikHÜKÜM : Mahkumiyet1-5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe girdiği ve anılan Kanunun 37/2. maddesindeki "kredi kartı veya üye işyeri sözleşmesinde veya eki belgelerde sahtecilik yapanlar veya sözleşme imzalamak amacıyla sahte belge ibraz edenler" ile ilgili düzenlemenin sözleşmeye kadar olan safhada uygulanabileceği cihetle; somut olayda, ...... Cumhuriyet Başsavcılığının 02.11.2011 günlü iddianamesi ile sanık tarafından, mağdurun kimlik bilgileriyle Denizbank ile bankacılık hizmet sözleşmesi ve kart teslim formunu imzaladığı anlatılıp, eylemi sözleşme imzalama ile sınırlı tuttuğunun anlaşılması karşısında, sahte banka sözleşmesi ve kart teslim formu imzalama eylemininin 5464 sayılı Yasanın 37/2. madde ve fıkrasında düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgı ile yazılı şekilde ceza tayini, Yasaya aykırı,2-5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan yoksunluğunun sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar, c bendindeki diğer yetkiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, 3-Sanık hakkında kasıtlı suçtan mahkumiyeti bulunduğu gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş olması, sanığın adli sicil kaydı incelendiğinde; 5237 sayılı TCK'nun 142/1-f maddesinde düzenlenen elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçuna ilişkin olup, bu suçun sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nun 6352 sayılı Yasa ile değişik 163/3. maddesinde karşılıksız yararlanma suçu olarak düzenlenmesi ve koşullarının bulunması durumunda "ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi seçeneğinin öngörülmesi karşısında, öncelikle mahkemesince uyarlama yapılıp yapılmadığının araştırılıp, sonucuna göre 5271 sayılı CMK’nun 231 ve TCK’nun 7/2. maddeleri uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin takdir ve yeniden değerlendirilmesinin zorunlu olması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.