Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2325 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15737 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Özel belgede sahtecilikHÜKÜM : Mahkumiyet1- Suç tarihi itibariyle cep telefonu bayii işleten sanığın, katılan adına sahte abonelik sözleşmesi ile ...... ve .... numaralı hatları çıkarttığı iddiası ile açılan kamu davasında, sanığın suça konu abonelik sözleşmelerinin alt bayiler tarafından düzenlenip kendilerine gönderildiğini savunması karşısında,gerçeğin ve suç kastının kuşkuya yer vermeyecek biçimde tespiti bakımından, öncelikle suça konu abonelik sözleşmelerinin imzalanması sırasında ibraz edilen nüfus cüzdanındaki fotoğrafın katılana ait olup olmadığı tespit edilip, sözleşmelerin hangi alt bayii tarafından düzenlendiği hususunda sanıktan bilgi ve belge istenerek, söz konusu bayii yetkilisi ve çalışanlarının tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulup gerektiğinde sanık ile adı geçenlerin yazı ve imza örnekleri celbedilerek suça konu sözleşmelerdeki yazı ve rakamlar ile katılan adına atfen atılı imzanın adı geçenlerin eli ürünü olup olmadığına dair bilirkişi raporu temin edildikten sonra sübutu halinde eylemin, hükümden sonra 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunun 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 4. fıkrasındaki "Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz" ve 5. fıkrasındaki "Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz" hükmü karşısında; özel hüküm niteliğinde bulunan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 56. maddesindeki suçu oluşturacağı da gözetilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi,Kabule göre de;2- Sanığın, katılan adına iki adet sahte abonelik sözleşmesi düzenlendiğinin iddia ve kabul olunması karşısında, 5237 sayılı TCK'nun 43. maddesine göre “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi” durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olup; aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı cihetle, dosyada bulunan sözleşmelerin aynı tarihli olduğu anlaşılmakla, belge sayısı temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınarak tek bir özel belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,3- Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 3. fıkrası nazara alınarak 1. fıkrasında yazılı hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,4- 5237 sayılı TCK'nun 51/3. maddesi gereğince cezası ertelenen sanık hakkında belirlenecek olan denetim süresinin alt sınırının, mahkûm olunan ceza süresinden az olamayacağının gözetilmemesi, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.