Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22801 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10277 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Sanıkların ayrı ayrı mahkumiyetlerine 1 - Çalıntı araca sahte ruhsat tanzim edip, ...adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanı ile ev kiralayıp, sahte vekaletname ile bu aracı sattıklarının iddia ve kabul olunduğu olayda, sanıklardan ...'in soruşturmadaki beyanıyla çelişkili savunmasında ... isimli şahsı hiç görmediğini savunması, ... ve ...'un atılı suçu kabul etmemelerine rağmen, mahkemece 24.06.2003 tarihli tutanak, ...'un kullanmadığını beyan ettiği cep telefonlarının suç tarihi olan 18.06.2003 tarihinde baz istasyonu olarak Alanya ilçesini göstermesi, ...'in kollukta alınan ilk beyanı, aynı ve benzer suçtan sabıkalı geçmişleri esas alınarak sanıkların mahkumiyetlerine karar verilmiş olması, suça konu ... Noterliği'nce düzenlenen 17.06.2003 tarih ve 08517 yevmiye numaralı vekaletnamenin aslının bulunamamış olması karşısında gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için, ...'a ait olduğu iddia edilen ... numaralı telefonların sahipleri dinlenilerek, ...'in iddiaları dışında diğer sanıkların bu suça iştirakini gösteren somut delillerin nelerden ibaret olduğu açıklanıp, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu vekaletname aslı getirtilip incelenerek, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması gerektiği, aslının bulunamaması veya iğfal kabiliyetinin olmaması durumunda ise, sübut bulması halinde sanıkların eylemlerinin 765 sayılı TCK'nun 356. maddesindeki suçu oluşturacağı gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,2 - Kabule göre de; a - 1512 sayılı Noterlik Kanununun 82/2. maddesi gereğince noterler tarafından düzenleme şeklinde hazırlanan belgelerin “sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belge" niteliğinde olduğundan, sanıkların eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nun 342/2. maddesindeki (5237 sayılı TCK'nun 204/1-3. mad.) suçu oluşturacağı ve bu maddeler arasında lehe yasa karşılaştırma yapılması gerektiği gözetilmeden, eylemin 5237 sayılı TCK'nun 204/1, 765 sayılı TCK'nun 342/1. maddeleri kapsamında kaldığı değerlendirilerek; resmi belgede sahtecilik suçunun yaptırımı 765 sayılı TCK’nun 342. maddesinin 1. fıkrasında 2 yıldan 8 yıla kadar ağır hapis olarak öngörülmüş iken 5237 sayılı TCK’nun 204. maddesinin 1. fıkrasında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası şeklinde lehe düzenleme yapıldığı, 765 sayılı TCK’nun 29. maddesinde yer alan ölçütlerin 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesinde bu suçla ilgili olarak değişmediği, mahkemece her iki yasa uygulamasında da cezanın teşdiden 3 yıl olarak belirleneceği belirtilmiş ise de, 5237 sayılı Yasa ile üst sınırın aşağı çekilmesi nedeniyle yasa koyucunun lehe yaptığı düzenleme de nazara alınarak, temel cezanın tayinindeki ölçütlerin değişmemesi nedeniyle 5237 sayılı TCK'ya göre yapılan uygulamada 765 sayılı Yasaya göre belirlenen cezadan daha az bir ceza takdir ve tayin olunduktan sonra ortaya çıkan sonuçların denetime imkan verecek şekilde gösterilip birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe hüküm belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği de nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması, b - Tekerrüre esas sabıkası bulunan ... hakkında 765 sayılı TCK'nun 81. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, Yasaya aykırı, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıkların ceza miktarı itibariyle kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 24.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.