MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmakHÜKÜM : Mahkumiyet I- Sanığın, resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde,Suça konu belgenin aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının tespiti açısından belgenin nesnel olarak çok sayıda kişiyi aldatacak nitelikte olması ve yapılan sahteciliğin ilk bakışta basit bir kontrol sonucu farkedilip edilmeyeceğinin belirlenmesi gerektiği, belge konusunda uzman olanların detaylı incelemesi sonucunda belirlenen ayrıntılara ilişkin farklılıkların aldatma yeteneğinin bulunmadığı anlamında değerlendirilemeyeceği cihetle; suça konu olup, aslı dosya içerisinde bulunan sahte sürücü belgesi üzerinde heyet olarak yapılan incelemede, aldatıcılık özelliğinin bulunduğunun görülmesi karşısında tebliğnamedeki bu hususa ilişen bozma düşüncesine iştirak edilmemiş, 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Suça konu sürücü belgesinin dosyada delil olarak saklanması ile yetinilmesi gerekirken ayrıca TCK'nun 54. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Yasanın 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından “5237 sayılı TCK 54. madde gereğince” ve “müsaderesine ve” ibareleri çıkartılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,II- Sanığın, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçundan kurulan hükme yönelen temyiz itirazlarının incelenmesine gelince,1- TCK'nun 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması, TCK'nun 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir.TCK'nun 206. maddesindeki "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır.Somut olayda; şüphe üzerine durdurulup kimliği sorulan sanığın, ... adına düzenlenmiş sahte sürücü belgesini görevlilere ibraz etmesinden ibaret eyleminde, işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engelleyip başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği cihetle, 5237 sayılı TCK'nun 268. maddesindeki suçun unsurları oluşmayacağının, yine tutanağın görevlilerce yapılan kontrol sonrasında ve gerçek kimlik bilgileri ile düzenlenmiş olması nedeniyle TCK'nun 206. maddesindeki suçun da oluşmadığının gözetilmemesi, yasaya aykırı,2- Kabule göre de, 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.