Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20748 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 28078 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Özel belgede sahtecilik, dolandırıcılık ve yalan tanıklıkHÜKÜM : A) Sanık ... hakkında; Yalan tanıklık suçundan; CMK.nun 223/4. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına. B) Sanık ... Çiğdem hakkında; 1- Dolandırıcılık suçundan; mahkumiyet 2- Sahtecilik suçundan; Mahkumiyet C) Sanık ... hakkında; 1- Dolandırıcılık suçundan; Beraatine. 2- Sahtecilik suçundan; mahkumiyet1) Katılan vekilinin, sanık ... hakkında “yalan tanıklık” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Yüklenen suç nedeniyle 5237 sayılı TCK'nun 274/1 ve 5271 sayılı CMK'nun 223/4-a maddeleri uyarınca sanık hakkında “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilmesi gerektiği mahkemece dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,2) Katılan vekili ile sanıklar ... ve ...'in, “resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık” suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarına gelince;Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nun 14.12.1992 tarih ve 1/5 ve Ceza Genel Kurulu'nun 24.03.1998 gün ve 51/106 sayılı kararlarında açıklandığı üzere; kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için, ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurları taşıması gerekir. Aksi takdirde yasal unsurları taşımayan bir kambiyo senedinde sahtecilik yapılması halinde fiil, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır. Suç tarihinde yürürlükte olan Türk Ticaret Kanununun 692 ve 693. maddeleri uyarınca çekte keşide yerinin yazılı bulunması zorunludur. Keşide edildiği edildiği yer gösterilmeyen bir çek, keşide edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılır. Keşide yerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek ve başka yerleşim yerlerini çağrıştırmayacak biçimde açık, net ve herkes tarafından anlaşılabilir şekilde gösterilmesi gerekir. Dosya içerisinde örneği bulunan suça konu çekte keşide edenin yanında herhangi bir yer yazılmadığı gibi, keşide yeri olarak gösterilen “merter” adresinin de hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde anlaşılabilir bir idari birim adını ifade etmemekte olması karşısında çek vasfını taşıdığının kabulü mümkün bulunmayıp “özel belge” niteliğinde olduğunun kabulü ile yapılan incelemede gereği görüşüldü; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; değişen suç vasfına göre sanıklara yüklenen “özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık” suçlarının yasada gerektirdiği cezalarının türü ve üst sınırları itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, 13.12.2004 suç tarihinden, temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve katılan vekili ile sanıklar ... ve Ahmet Çiğdem'in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davalarının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 03.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.