Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2049 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1099 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Sanıklar hakkında: Mahkumiyet, sanık ... hakkında sahte araç muayene işlemi yaptırmak suçundan: BeraatI) Sanık ... hakkında "resmi belgede sahtecilik" suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan yoksunluğunun sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, II) Sanık ... hakkında "resmi belgede sahtecilik" suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin birlikte incelenmesine gelince;Dairemizin 29.12.2015 tarihli tevdii kararı ile adli emanetin 2009/667 sırasında kayıtlı suça konu sürücü belgesi, nüfus cüzdanı ve avukat kimlik belgesi asılları gönderilmekle heyetimizce yapılan incelemede sahteciliklerin ilk bakışta dikkat çekmeyecek nitelikte olduğu, aldatma nitelikleri bulunduğu belirlenerek yapılan incelemede;Ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 22.01.2013 gün ve 2012/6-1431 esas 2013/18 sayılı kararında açıklandığı üzere; 5237 sayılı TCK'nun 58. maddesi uyarınca kişinin mükerrir sayılması için ilk hükmün kesinleşmesinden sonra ikinci suçun 1 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenmesi yeterli olup, ilk suçun 1 Haziran 2005 tarihinden önce veya sonra işlenmesinin mükerrirlik açısından herhangi bir önemi bulunmadığından tebliğnamedeki sanığın mükerrir olmadığına ilişkin bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş; 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan yoksunluğunun sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak:Birden fazla tekerrüre esas alınabilecek hükümlülüğün bulunması halinde bunlardan en ağırının esas alınması gerektiği cihetle, sanık hakkında daha ağır cezayı içeren ..... Asliye Ceza Mahkemesinin ..... Esas- Karar sayılı ilamının tekerrüre esas alınması gerektiği gözetilmeden daha az cezayı içeren ilamın tekerrüre esas alınması,Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Yasa'nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkralarından TCK'nun 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümler tümden çıkartılarak, yerlerine "...... Asliye Ceza Mahkemesinin ...... Esas- Karar sayılı ilamının tekerrüre esas olduğu anlaşılmakla, TCK'nun 58/6-7. maddeleri uyarınca verilen cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına" ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığı gözetilerek, 1412 sayılı CMUK'nun 326/son ve 5275 sayılı Yasanın 108/2. maddeleri gereğince koşullu salıverilmeye eklenecek sürenin, hatalı uygulama sonucu hükümlerde gösterilen ilam nedeniyle koşullu salıverilmeye eklenecek süreden fazla olmayacağı hususunun infaz aşamasında gözetilmesine, 08.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.