Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20367 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 29037 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılıkHÜKÜM : Resmi belgede sahtecilik; TCK.nun 204/1, 43,62, 53. maddeleri gereğince neticeten 3 yıl 1 ay hapis, hak yoksunluğu. Nitelikli dolandırıcılık; TCK.nun 158/1-i, 62, 52, 53. maddeleri gereğince neticeten 2 yıl 6 ay hapis, 2000 TL apc, hak yoksunluğu. 1-Sanık hakkında ''resmi belgede sahtecilik'' suçundan verilen hükme yönelik müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Hükmolunan ceza miktarı itibari ile 5728 sayılı Yasa ile değişik CMK'nun 231. maddesinin uygulanma olanağı bulunmayan sanık hakkında toplanan deliller karar yerinde incelenip, suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebeblerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 2-Sanık hakkında ''nitelikli dolandırıcılık'' suçundan verilen hükme yönelik müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; a-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 gün, 8/69 sayılı kararı ile buna uyumlu Daire kararlarında da açıklandığı üzere, önceden doğan bir borç veya önceden doğan bir zarar nedeniyle sonradan senet düzenlenip verilmesi halinde, borç daha önce oluştuğundan senet ile arasında nedensellik bağı bulunmayacağı, zarar veya borç kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmayacağı cihetle; katılan firma yetkilisi duruşmaya çağrılarak suça konu senetlerin mallar alındığı sırada mı yoksa mallar alındıktan sonra önceden doğan borç nedeniyle verilip verilmediği konusunda beyanı alınıp varsa bu konudaki delillerde araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; b-5237 sayılı TCK. nun 158/1-i bendinde “…serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi” hali nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilmiştir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 65/2. maddesinde serbest meslek faaliyeti “Sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin iş verene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmış, aynı Kanunun 66. maddesinde ise “serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır” denilmiştir. Böylece kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiştir. Bu bendin uygulanabilmesi için failin “serbest meslek mensubu” olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesi gerekir.Somut olaya gelince;... Taahhüt ve Satış isimli işyerinin sahibi olup doğalgaz tesisat ve montaj işi ile uğraşan sanığın, iş için kullandığı malzemeleri satın aldığı katılan firmaya suça konu sahte senetleri düzenleyerek verdiği iddia ve kabul edildiğine göre serbest meslek erbabı olmayan sanığın mesleği gereği kendine duyulan güveni kötüye kullanarak dolandırıcılık suçunu işlediğinden bahsedilemeyeceği, eylemin basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgı sonucu 5237 sayılı TCK.nun 158/1-i maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca kısmen istem gibi BOZULMASINA, 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.