Usulüne uygun mal beyanında bulunmamak suçundan sanık M. H 2004 sayılı İİK'nun 5358 sayılı Kanun'la değişik 337/1.maddesi uyarınca 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, Osmaniye 1.İcra Mahkemesinin 19.07.2006 tarihli ve 2006/75-165 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Osmaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 31.08.2006 tarihli ve 2006/563 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine Adalet Bakanlığından verilen 19.03.2007 gün ve 14628 sayılı kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 04.04.2007 gün ve 2007/62056 sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi,Tebliğnamede, dosya kapsamına göre, mahkemece her ne kadar sanığın 05.04.2006 tarihli mal beyanı dilekçesinin İİK'nun 74.maddesinde belirtilen tüm unsunları kapsamadığından bahisle mahkumiyetine karar verilmiş ise de;İİK'nun 345.maddesi gereğince davanın, borçlu tüzel kişiyi temsile yetkili gerçek kişi ya da kişiler hakkında isim belirtmek suretiyle açılması gerektiği halde doğrudan tüzel kişi hakkında açıldığı,Sanığın mal bildiriminde belirttiği O. A.Ş. adına kayıtlı bulunan gayrimenkullerin takibe konu borcu karşılayıp karşılamayacağının değer tesbiti suretiyle belirlenmediği, söz konusu bildirimde yer alan, anılan şirketin Yalçın Marketten aldığı yıllık kira bedeli miktarının belirli olduğu ve borçlu sanığın Osmaniye 2.İcra Dairesince haczedilen menkullerinin de bulunduğunu beyan etmesi karşısında, bu malların değerinin saptanarak üzerinde mevcut hacizlerle birlikte takibe konu alacağı karşılayıp karşılamayacağının araştırılarak karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309.maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Dosya kapsamına göre, cezaların şahsiliği prensibi gereğince, 2004 sayılı İİK'nun 345. maddesine göre, borçlu tüzel kişiliği temsile yetkili gerçek kişi ya da kişiler hakkında isim belirtmek suretiyle şikayette bulunulması gerekmektedir.Şikayetçi vekili tarafından verilen 11.4.2006 tarihli şikayet dilekçesinde temsile yetkili gerçek kişi ya da kişiler gösterilmeden tüzel kişi hakkında mal beyanında bulunmamak fiili nedeniyle şikayette bulunulduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla şirketi temsile yetkili gerçek kişi hakkında on gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.Öte yandan, açıklanan kanuna aykırılık davanın esasını çözmeye yönelik olduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinde belirtilen ve eksik araştırmaya yönelik istemin tartışılmasında hukuki yarar görülmemiştir.Bu nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname kısmen yerinde görülmekle, Osmaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 31.08.2006 tarihli ve 2006/563 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA, Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;Sanık M.Ü hakkında açılan davanın REDDİNE, hükümlü hakkındaki cezanın çektirilmemesine, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.