Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17140 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4410 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık HÜKÜM : Sanığın her iki suçtan ayrı ayrı mahkumiyetine 1- Sanığın, “resmi belgede sahtecilik” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Adli sicil kaydında yer alan, Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2002/9 Esas, 2004/1059 Karar sayılı ilamıyla “mühür bozma” suçundan verilen hapisten çevrilme adli para cezasının 07.03.2005 tarihinde kesinleştiği, 765 sayılı TCK'nun uygulanması halinde aynı yasanın 81. maddesi uyarınca sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması gerekeceği cihetle, 5237 sayılı TCK'nun sanık lehine olduğunu değerlendiren mahkemenin uygulamasının sonucu itibarıyla doğru olduğu görülmekle tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Lehe sonuç doğurduğu kabulüyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nun uygulanmasına rağmen, kasten işlenmiş suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, kazanılmış hakka konu yapılmayan 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına da hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde anılan hak yoksunluklarının uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, Yasaya aykırı görülmekle hükmün bu sebepten 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 322. maddesinde verilen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan; hüküm fıkrasında 53. maddenin tatbikine yer olmadığına ilişkin kısmın çıkartılarak yerine "sanığın, TCK'nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına," denilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2- Sanığın, “dolandırıcılık” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen “dolandırıcılık” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, 30.04.2005 suç tarihinden, temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. Maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 22.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.