Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1625 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 516 - Esas Yıl 2006





Dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanmak suçlarından sanık ..... ..... hakkında 20.05.1999 gün ve 1999/13 Esas, 1999/50 Karar sayılı ile verilip, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 12.11.1999 gün ve 1999/5434 Esas, 1999/6608 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşen mahkümiyetinin, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 Sayılı TCK. nunu yönünden yeniden değerlendirilmesi için yapılan yargılama sonunda 5237 Sayılı TCK. nun 158/1-f-h-j, 155/2 ve 62 maddeleri ile mahkümiyetine, kararın bu şekilde infazına dair BANDIRMA Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 12.10.2005 gün ve 2005/136 Esas, 2005/148 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi katılan banka vekili ile sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının bozma isteyen 18.01.2006 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle, incelenerek gereği görüşüldü:I-Sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan 5237 Sayılı Yasanın 155/2. maddesi ile temel ceza tayin olunurken anılan yasanın 61. maddesi uyarınca meydana gelen zarar ve sağlanan haksız menfaat dikkate alınmayarak alt sınırdan ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı bir sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, II-Sanık müdafii ile katılan vekilinin dolandırıcılık suçundan kurulan hükümlere yönelik temyizlerine gelince:5237 Sayılı Yasanın 1 Haziran 2004 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra 29.06.2005 gün ve 5377 Sayılı Yasa ile TCK. nun 158. maddesine eklenen ve sanık aleyhine hüküm içeren cümlenin anılan yasanın 7/2. maddesi uyarınca uygulanması mümkün olmadığından tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine incelenen dosya içeriğine göre katılan vekilinin banka zararının tazminine yönelik hüküm kurulması gerektiğine, sanık müdafiinin etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:765 Sayılı TCK. nun 29. maddesi uyarınca temel cezanın tayininde esas alınmayıp, 522. madde gereğince cezanın artırılmasını gerektiren, "sağlanan haksız menfaatin değeri" 5237 Sayılı TCK. nun 61. maddesine göre temel cezanın tayininde dikkate alınması gerektiği gibi anılan yasanın 158. maddesinin 1. fıkrasında yer alan birden fazla bendin ihlali halinde suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, sanığın kusurunun ağırlığı da gözetilerek alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle ceza tayini gerekirken, yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Yasaya aykırı, katılan vekili ile sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 06.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.