MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık HÜKÜM : 1- Dolandırıcılık suçundan; beraat, 2- Resmi belgede sahtecilik suçundan; mahkumiyet 1-Sanık hakkında sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığa yüklenen suçun sübutu kabul, soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri uyarınca 765 ve 5237 sayılı Yasaların ilgili bütün hükümleri somut olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların denetime imkân verecek şekilde birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasa belirlenerek sonucuna göre karar verilmiş ve incelenen dosyaya göre kurulan hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,2-Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;Sanığın sahte belgelerle bankadan çek hesab?? açtırmak suretiyle almış olduğu çeki tedavüle koyması eyleminden dolayı sanık hakkında "dolandırıcılık" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından hüküm kurulduğu, bu haliyle dolandırıcılık suçundan kimlik bilgileri kullanılan gerçek kişiler ile çek verilerek mal alınan kişilerin doğrudan zarar gördükleri, katılan bankanın doğrudan doğruya zarar görmediği anlaşılmakla; ... A.Ş.'nin kamu davasına katılma hakkı bulunmadığı ve usulsüz verilmesinden dolayı hukuken geçersiz olan katılma kararının hükmü temyiz etme yetkisi vermeyeceği de gözetilerek, katılan banka vekilinin vaki temyiz isteminin, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 317. maddesi uyarınca reddi ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemede;5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen "dolandırıcılık" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanık lehine olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 03.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.