MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Resmi belgede sahtecilik, Kanuna aykırı eğitim kurumu açmakHÜKÜM : MahkumiyetSanık ... müdafiinin yasal koşulları oluşmayan duruşmalı inceleme isteminin, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken, 1412 sayılı CMUK’nın 318. maddesi uyarınca REDDİNE,Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29/04/2014 tarih ve 2014/12-89 Esas, 2014/226 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre, yapılan tebliğatın geçerli olabilmesi için, ilgilinin kendisine veya adına tebliğ yapılabilecek kimselere belirtilen adreste Kanun'un gösterdiği usullere göre önceden tebliğ yapılmış olmasının gerektiği ve sanık ...'in sorgusunda belirttiği adrese daha önceden yapılmış bir tebligat bulunmadığından, sanığa gerekçeli kararın tebliğine ilişkin 26.03.2014 tarihli tebliğatın geçersiz ve sanık müdafinin 28.04.2014 tarihli temyizi isteminin süresinde olduğundan kabulü ile yapılan incelemede;A) Kanuna aykırı eğitim kurumu açma suçundan verilen hükümlere ilişkin temyiz incelemesinde;30/04/2013 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6460 sayılı Kanunun 13. maddesiyle TCK'nın 263. maddesinin yürürlükten kaldırılmış olması hususunun uyarlama yargılaması/infaz aşaması sırasında mahkemesince nazara alınması mümkün görülmüştür.14.04.2011 tarih ve 27905 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi ile değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca temyiz kesinlik sınırının 14.04.2011 tarihinden itibaren 3.000 TL'ye çıkartılmış olması nedeniyle sanıklar hakkında TCK 263 maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 1.500,00 TL adli para cezasının miktarı itibariyle belirtilen kesinlik sınırının altında kaldığı anlaşıldığından, sanıklar müdafilerinin temyiz istemlerinin CMUK'nın 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE,B)Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükümlere ilişkin temyiz incelemesinde;1) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232/250 sayılı kararında açıklandığı üzere, onaysız fotokopi niteliğinde olup suret belge özelliği taşımayan belgenin hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı ve aldatıcılık yeteneği bulunmadığı, suça konu belgenin aslı veya onaylı bir suretinin ele geçmemesi karşısında unsurları itibariyle oluşmayan suçtan dolayı sanıkların beraatleri yerine mahkumiyetlerine karar verilmesi, 2) Kabule göre de;a) Suça konu işyeri çalıştırma ruhsatına ilişkin belgenin kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olmadığı gözetilmeden sanıklar hakkında TCK'nın 204/3. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,b) Sanık ...'nın mahkum olduğu cezanın 3 yılın altında bulunması nedeniyle erteleme kapsamında bulunduğu gözetilmeden, suç tarihinde 65 yaşından büyük olup sabıkası bulunmayan sanık hakkında ceza süresi göz önüne alınarak TCK'nın 51. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,c) Sanıklar hakkında 5237 sayılı TCKnın 53/1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanığın kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık hakları yönünden koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,d) Hükümden sonra 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı iptal kararı gereğince TCK'nın 53/1-b bendinin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.