Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1345 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6073 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSuç : Resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Mahkumiyet1- Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak:Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK.nun “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve 5237 sayılı TCK'nun 43. maddesi uyarınca; "bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi" durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olduğu da gözetilerek açıklanan ilkeler doğrultusunda sanığın incelemeye konu davada yer alan suça konu 5350 TL'lik senetten başka aynı ticari ilişkiden dolayı sahte düzenlendiği anlaşılan 12.300 TL bedelli senet ile ilgili ..... Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkum olduğu ve kararın onanarak kesinleştiği anlaşılmakla, sanığın fiillerinin her biri yenilenen kastla işlenmiş ayrı suçları mı, yoksa bir suç işleme kararının yerine getirilmesi amacıyla kanunun aynı hükmünü, kısa zaman aralıkları içerisinde, birkaç kez ihlal etmek suretiyle zincirleme tek suçu mu oluşturduğunun değerlendirilmesi bakımından kesinleşmiş dava dosyasının bu dosya içine konulması, sanığın suça konu senetleri hangi zaman aralıkları ile kullandığı gerekirse taraflar yeniden dinlenerek açıklığa kavuşturulduktan sonra zincirleme suç ilişkisi içindeki eylemlerden bazılarının kesinleşmiş mahkumiyet hükmüne konu olmasının diğer eylemlerin dava konusu yapılmasına engel olmayacağı, bu kapsamda, sonradan sübutu kabul edilen eylem nedeniyle münhasıran önceki cezada zincirleme suç hükümlerinin uygulanması nedeniyle ortaya çıkacak olan ilave cezaya hükmolunabileceğinden, sanığın hukuki durumunun buna göre takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,Kabule göre de;2- 5271 sayılı CMK'nun 5728 sayılı Yasa ile değişik 231/5. maddesi uyarınca 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir. Zarar kavramanın ise kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olup zarar koşulu ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsurdur. İncelenen dosyada; geçmiş hükümlülüğü bulunmayan ve olumlu kanaat nedeniyle cezası ertelenen sanığın eylemi nedeniyle oluşan zararın basit bir araştırma ile belirlenip ödenmesi için makul süre verilmesi gerektiği gözetilmeden “olay nedeni ile katılana banka tarafından protesto gönderilmesinden dolayı katılanın masraf ve zararının bulunduğu, bu zararın sanık tarafından giderilmediği” gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, Yasaya aykırı,3- 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.