Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1328 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 1918 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSuç : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliğiHÜKÜM : MahkumiyetTurgutlu 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2010/371 esas, 2011/704 karar sayılı, 20/12/2011 tarihli yazısı ile; 2010/371 esas nolu dosyada sanıklar ... ve ... hakkında yapılan duruşma sonucu sanıkların mahkumiyetine karar verildiği ve bu kararın sanıklara tebliğe çıkarıldığı, ancak söz konusu tebligatların sanıklara tebliğ edilmediği, sanığın bu şekilde muhatapların adreslerine dahi gitmeden tebligat evraklarına gerçeğe aykırı ibareler yazmak suretiyle evrakta sahtecilik suçunu işlediğinden bahisle açılan kamu davasında; sanığın “bahse konu ...ilçesi ... köyüne tebligatların dağıtımıyla görevlendirildiğini, köye yapılan tebligat dağıtımlarında mahkemelerden giden tebliğ evraklarını öncelikle vatandaşın kendi adresine tebliğ ettiklerini, bulamadıkları takdirde de şerh düşerek muhtara ya da azaya tebliğ ettiğini, kapısına da haber kağıdı bıraktığını, davaya konu olayda da ilgili tebligatları tebliğ etmek için muhatabının adresine gittiğini, adresin kapalı olması üzerine, orada ismini beyan eden bir komşusuna haber bırakarak sorduğunu ve ilgili evrakı da muhtarın adresine götürdüğünü, ancak muhtarın evde olmadığını, telefonla kendisiyle görüştüğünü, eşine tebligatı bırakmasını istediğini, kendisinin de döneceğini söylediğini, arada tebligatı muhtarın eşine bıraktığını, yakın bir köye geçip dönüşte tebligat parçasını alacağını beyan ederek oradan ayrıldığını, diğer köye geçtiğini, işini bitirdikten sonra da dönüşte tebligat parçalarını imzalı olarak yine muhtarın eşinden teslim aldığını, ancak kimin imzaladığını görmediğini, zira tebligat parçalarının da muhtar ... adına imzalanmış olduğunu, imzanın kime ait olduğunu bilmediğini, herhangi bir suç işleme kastının bulunmadığını savunması ve 15.10.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre de, senet metnindeki imzanın muhtarın eşi ... eli ürünü olmasının kuvvetle muhtemel olduğunun belirtilmesi karşısında; maddi gerçeğin hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından öncelikle dosyaya konu olan tebligatlardaki muhataplar ... ve ...’ın duruşmaya çağrılıp tanık sıfatıyla dinlenmeleri, haklarındaki mahkumiyet kararlarından ne şekilde haberdar olduklarının, gerekçeli kararın kendilerine ulaştırılıp ulaştırılmadığının, ulaştırılmış ise ne şekilde kim tarafından ulaştırıldığının, duruşma tebligatlarını alıp almadıklarının almış iseler nasıl aldıklarının, haklarında verilen kararı temyiz edip etmediklerinin kendilerine sorularak tespit edilmesi, bahse konu mahkeme dosyasının celp edilip incelenerek verilen kararın kesinleşip kesinleşmediğinin incelenmesi, dosya kapsamında bulunan gerekçeli karar tebliğine ilişkin tebligat parçaları ile muhataplar Kadir Kızıl ve Mahmut Kızıl'a tebliğ edilen duruşma davetiyelerinin üzerindeki imzaların aynı şahıs eli ürünü olup olmadığının tespiti için tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerekçeli kararın tebliğine ait tebligat parçalarının aslının da incelenerek fotokopilerde yer alan tarihlerle uyumlu olup olmadığının tespiti ile sanığın sahtecilik kastıyla mı yoksa görevi kötüye kullanma kastıyla mı hareket ettiği belirlenip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Yasaya aykırı, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.