Tebliğname No : 11 - 2011/408837MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Ağır ceza MahkemesiTARİHİ : 08/09/2011NUMARASI : 2011/104 (E) ve 2011/344 (K)SUÇ : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliğiDoktor olan sanıkların aynı suçu işleme kararının icrası kapsamında, R.. K..'ün toplam 10 adet, N.. B..'un ise 3 adet sahte reçeteyi düzenleyerek sahtecilik suçu işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında; sanık R.. K..'ün "Y.. S.. Sağlık Ocağından ve Kocaeli Merkez .. Sağlık Ocağında doktor olarak görev yaptım, suç tarihi itibariyle işlemler bilgisayar üzerinden yapılmadığından muayene için gelen hastaların kayıt işlemlerini kayıt odasında bulunan hemşire gerçekleştirmekte, sırası gelen hasta ise muayene yapılmak suretiyle tedaviye ihtiyacı varsa reçete düzenlemekteydim, benim muayene ettiğim kişilerin kimlik bilgilerini kontrol etme gibi bir yetkim olmadığı gibi, zaten günde 80-100 hasta bakıyordum, dolayısıyla hastayı muayene etmeden sahte reçete düzenlemem mümkün değildir" şeklinde, sanık N.. B..'un "2000 yılında Kocaelinde sağlık ocağında pratisyen hekim olarak görev yapmaktaydım, bir kısım hasta yakınlarının ve eczacı kalfalarının hastalar olmaksızın hastalara ait sağlık karneleri ile sağlık ocağına müracaat edip ilaç yazdırma talepleri hakkında Bağkur İl Müfettişleri ile Kocaeli Emniyet yetkililerine bu hususta müracaat edip bu işlemler hakkında suç duyurusunda bulundum, bu suç duyurularım sonucunda Kocaeli Emniyeti ve Bağkur Müfettişleri tarafından düzenlenen operasyon sonucunda bir kısım eczanelerde çok miktarda sağlık karneleri yakalandı, bu operasyon sonucunda geriye dönük sağlık karnelerinde inceleme yapılmış, hasta ifadelerine başvurulmuş, bu kişilerden üç tanesi beni tanımadıklarını, muayene olmadan ilaç yazdıklarını belirtmişler, hakkımda bu nedenle dava açılmış daha önce ifademe başvurulmuş, önceki ifadelerimi aynen tekrar ediyorum, 16 yıldır hekimlik yapmaktayım, bu süreler içerisinde, hastayı görmeden hiç ilaç yazmadım, ve bu şekilde devletin zararına olacak hiçbir işleme imza atmadım, iddianameye konu olayın gerçekleştiği sağlık ocağı yoğun bir sağlık ocağı olduğu, kimlik kontrolünün bu yoğunlukta tarafımdan yapılmasının olanaklı olmadığı zaten kayıt yapan görevli arkadaşlar kimlik kontrolü ile protokol numarası verip hastaları içeri aldıklarından ayrıca kimlik tespiti doktor tarafından yapılmamaktadır. Ben kesinlikle hasta görmeden ilaç yazmam, Bu işlemde benim her hangi bir art niyetim yoktur, alınan ilaçlar klasik ilaçlardır, kesinlikle şahıslarla veya eczacılar ile her hangi bir ilgim yoktur, kendilerini tanımam" şeklindeki savunmaları, tanık olarak dinlenen sağlık karnesi sahiplerinin söz konusu ilaçları kendilerinin yazdırmadıklarını ve almadıklarını beyan ettikleri, Valilik Ön İnceleme Raporunda ise R..tarafından düzenlenen 4, N.. tarafından düzenlenen 1 adet reçetenin dökümünün bulunduğunun belirtildiğinin anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, iddia konusu toplam 13 adet reçetenin asılları getirilerek hangi eczanelerce fatura edildiği tespit edilip teftiş kurulu raporunda adı geçen, müfettiş tarafından beyanları alınan ancak kovuşturma aşamasında dinlenmeyen ve reçeteleri eczanelerce fatura edilen şahısların tanık sıfatıyla dinlenerek, olay hakkındaki bilgilerine başvurulması, her bir reçetede adı geçen sanık doktorlara muayene olup olmadıklarının ve reçetelerin muhteviyatındaki ilaçları eczaneden eksiksiz olarak alıp almadıklarının, reçetelerdeki imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, suça konu reçetelerin arkasındaki imzaların kimin eli ürünü olduğunun tespiti bakımından tanık olarak dinlenilen kişiler ile birlikte diğer ilgililerin imza ve yazı örnekleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması; suça konu reçetelerin hastalar muayene edilmeden hastalıklarıyla ilgisi bulunmadan düzenlenip düzenlenmediğinin, fazladan yazılan ilaç bulunup bulunmadığının, reçeteye konu ilaçların konulan teşhislerle uyumlu olup olmadığının belirlenmesi bakımından üniversitelerin reçetelere konu hastalıklarla ilgili uzman hekimlerden oluşturulacak bilirkişi kuruluna dosya ve ekleri tevdi edilerek ayrıntılı bilirkişi raporu alınması; reçeteleri fatura eden eczacılar hakkında da kamu davası olup olmadığı araştırılarak gerekirse bu kişiler hakkında kamu davası açılıp bu dava ile birleştirilmesi ile toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.