MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : BeraatI- Sanığın "nitelikli dolandırıcılık" suçundan kurulan beraat hükmüne yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde;5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. madde hükümleri karşısında; sanığa yüklenen "nitelikli dolandırıcılık" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanık lehine olan 765 sayılı TCK'nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği tarihten temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmakla, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, II- Sanığın "resmi belgede sahtecilik" suçundan kurulan beraat hükmüne yönelen temyiz itirazlarının incelenmesine gelince,Sanık ...'ın ...'da bulunan ... Eczanesini işlettiği, bir kısım dosyada bulunan reçeteler ile ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna fatura düzenlediği, kurumun teftiş kurulunca yapılan bir ihbar üzerine reçetelerin incelemeye alındığı, inceleme sonucunda reçetelerin bir kısmının doktorlar tarafından hastayı görmeden, muayene etmeden sağlık karnesinin getirilmesi üzerine yazıldığı, tanıkların belli firmalara ait benzeri ilaçları kapsadığı, ilaç yazılan hastaların sağlık kurumuna gitmediği gibi söz konusu ilaçları hiç alıp kullanmadığı, bir kısım reçeteler üzerinde de söz konusu doktorların haricinde ilave yeni ilaçların yazıldığı ve tahrifata uğradığı iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın "...Mevkiinde ... Eczanesinin sahibiyim, dokuz yıldan beri eczacılık yapmaktayım, iddianamede bana atfedilen eylemlerin hiçbirisini işlemedim, doğru değildir, bir eczacı etik olarak nasıl davranması gerekiyorsa o şekilde hareket ettim, neden hakkımda bu iddialar ileri sürülmüştür onuda bilmiyorum, eczanem sağlık ocağının karşısındadır, orada tek hekim çalışıyordu, ama tek veya daha fazla kim olursa olsun hekimin yazdığı reçeteyi ben uyguladım" şeklindeki savunması, tanık olarak dinlenen sağlık karnesi sahiplerinin bir kısmı karnelerini sanığın eczanesinde bıraktıklarını bir kısmı ise bırakmadıklarını ancak söz konusu ilaçları kendilerinin yazdırmadıklarını ve almadıklarını beyan ettikleri, tanık olarak dinlenen hak sahibi ...'un babası ...'un da karne yaprağının SGK'ya sunulan nüshasında ekleme yapıldığını, yapılan eklemeden kendilerinin haberdar olmadığını ve bu eklenen ilaçları almadıklarını belirttiği, onüç adedinin kupürü arkasında başka şahıslar olan iddia konusu reçetelerin büyük çoğunluğunun hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen doktor ... tarafından olmak üzere toplam yedi doktor tarafından düzenlendiğinin anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, teftiş kurulu raporunda adı geçen, müfettiş tarafından beyanları alınan ancak kovuşturma aşamasında dinlenmeyen ve reçeteleri ... Eczanesince fatura edilen şahısların tanık sıfatıyla dinlenerek, olay hakkındaki bilgilerine başvurulması, her bir reçetede adı geçen doktora muayene olup olmadıklarının ve reçetelerin muhteviyatındaki ilaçları eczaneden eksiksiz olarak alıp almadıklarının, reçetelerdeki imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, suça konu reçetelerin arkasındaki imzaların kimin eli ürünü olduğunun tespiti bakımından tanık olarak dinlenilen kişiler ile birlikte diğer ilgililerin imza ve yazı örnekleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması; suça konu reçetelerin hastalar muayene edilmeden hastalıklarıyla ilgisi bulunmadan düzenlenip düzenlenmediğinin, fazladan yazılan ilaç bulunup bulunmadığının, reçeteye konu ilaçların konulan teşhislerle uyumlu olup olmadığının belirlenmesi bakımından üniversitelerin reçetelere konu hastalıklarla ilgili uzman hekimlerden oluşturulacak bilirkişi kuruluna dosya ve ekleri tevdi edilerek ayrıntılı bilirkişi raporu alınması; reçeteleri düzenleyen diğer doktorlar hakkında da kamu davası olup olmadığı araştırılarak doktor ...'e hak sahibi ...'a ait reçetedeki ilave ilaçlar da ayrıntılı bir şekilde sorularak gerekirse bu kişi hakkında kamu davası açılıp, bu dava ile birleştirilmesi, yine reçete düzenleyen doktorlardan ... hakkında Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/09/2011 tarihli ve 2011/104E ve 2011/344 sayılı Kararı ile beraat kararı verildiği ve hükmün henüz kesinleşmediği dikkate alınarak adı geçen dava sonucu beklenerek mümkünse birleştirilmesi ile toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.