Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11258 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 27439 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2011/12445MAHKEMESİ : Zonguldak 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 30/04/2010NUMARASI : 2004/64 (E) ve 2010/83 (K)SUÇ : Memur olmayan kimsenin resmi belgede sahteciliğiGerekçeli kararda yanlış gösterilen suç tarihinin 11.04.2003 olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüş, tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında 765 sayılı TCK'nun 8/1. Maddesi hükümlerinin uygulanmaması isabetsizliği aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. 1-Suç tarihinde sanığın, müştekiyi borçlu gösteren iki adet suça konu bonoyu sahte olarak düzenleyip temyiz dışı beraat eden sanık S.. K..'a vererek kullandığının iddia ve kabul edilmesi; sanığın suça konu bonoların müştekinin arkadaşı olan M.. K..'ya verdiği ve müştekinin de kefil olduğu borcuna karşılık müştekice düzenlenerek kendisine verildiğini savunması, tanık T.. K..'nun müşteki ile sanığın arkadaş olduklarını, sanığın müştekinin damadı olan M..K.. 3.5000.000.000 TL borç verdiğini, müşteki ile kendisinin görüşmesinde borcunun 2 milyar olduğunu söylediğini beyan etmesi, müştekinin ise M.. K..'yı tanıdığını ancak sanıktan bir borç para almadığını beyan etmesi, 30.04.2004 tarihli kriminal raporda suça konu bonolarda borçlu adı yanında yer alan “Zonguldak” kelimelerinin farklı bir kalem ile yazıldığının, müşteki A.. A..'nun samimi ve huzurda alınmı?? mevcut mukayese imzalarının birbirleri arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada; eski tarihli mukayese imzaları ile yeni tarihli mukayese imzaları arasında farklılıklar bulunduğunun, senetleri kefil olarak imzalayan Ö.. A..'ın imza ve yazı örneklerinin gönderilmesi halinde kapsamlı değerlendirme yapılabileceğinin belirtilmesi, asılları dosya arasında bulunan bonoların incelenmesinde ise üzerlerinde yazılı olup bononun zorunlu unsurlarından olan düzenlenme yerlerine ilişkin “Zonguldak” kelimelerinin farklı kalemlerle yazılmış olduğunun gözlemlenmesi, Ö.. A..yerine sanığın kayınbiraderi olan Ö.. A..n ifadesinin alınmış olması, M.. K.. tarafından 05.03.2008 tarihli Kdz. Ereğli 1. Asliye Ceza Mahkemesi vasıtasıyla mahkemeye gönderilen dilekçede sanığın savunmasını doğrular beyanların bulunmasına rağmen bu dilekçenin kim tarafından gönderildiği araştırılmadan kararın verilmiş olması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; 30.04.2004 tarihli kriminal raporda belirtildiği şekilde müşteki ile Ö..A..'ın samimi imza örnekleri gönderilerek senetler üzerindeki imzaların bu kişilerin eli ürünü olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılması, 05.03.2008 tarihli dilekçenin kim tarafından gönderildiğinin tespitine çalışılması ve bonoların sanık tarafından beraat eden S.. K..'a verildiği anda düzenlenme yerlerinin yazılı olup olmadığı, ”Zonguldak” ibarelerinin sonradan S.. K.. veya senetleri icra takibine koyan vekili tarafından yazılıp yazılmadığı araştırılıp belirlenerek sonucuna göre de, sanığın eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nun 347. (5237 sayılı TCK'nun 211.) maddelerindeki "bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla resmi belgede sahtecilik" suçunu oluşturup oluşturmayacağının karar yerinde açıklanıp tartışılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde eksik inceleme sonucu karar verilmesi,2- Kabule göre de; suça konu iki adet bononun sanık tarafından sahte olarak düzenlenip aynı anda beraat eden S.. K..'a ibraz edilerek kullandığının iddia ve kabul olunması karşısında, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK.nun 80. maddesinin koşulları oluşmakta ise de, farklı bir düzenleme getiren 5237 sayılı TCK.nun 43. maddesinin uygulanabilmesi için “bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi” gerektiği, aksi halde suçun, aynı anda bir kişiye karşı birden fazla işlenmesi halinde teselsülün gerçekleşmediğinin kabulü ile bu hususun TCK.nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın tayininde dikkate alınması gerektiğinden, 5237 sayılı TCK.nun 7/2. maddesi de gözetilerek, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca her iki yasanın olaya ilişkin tüm hükümleri uygulanarak, cezanın kişiselleştirilmesinden sonra lehe Yasanın tespiti gerekirken, bu ilkelere uyulmadan 765 sayılı Yasanın 342/1 ve 80. maddeleri hükümlerinin 5237 sayılı Yasanın 204/1 ve 43. maddeleri hükümlerine göre lehe olduğundan bahisle yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.