MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSuç : Resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Mahkumiyet1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan yapılan yargılamada; suça konu çeki keşide eden şirket yetkilisi ...'ın şirket hisselerini 06.05.2010 tarihinde devralması ve 02.11.2011 tarihli beyanında şirketin çek hesabının bulunmadığını, çek keşide etmeye de yetkili olmadığını söylemesi; Adli Tıp Kurumu'nun 26.02.2013 tarihli bilirkişi raporunda çekin sahteliğine ilişkin olarak bir bulguya rastlanılmadığının bildirilmesi karşısında; suça konu çekin alındığı muhatap bankaya keşideci olarak gözüken şirketin çek hesabı bulunup bulunmadığı, çek hesabı var ise suça konu çek yaprağının içinde bulunduğu çek defterinin kime teslim edildiği sorulup; yine çekin keşidecisi olarak gözüken şirketin hisse devrinin yapıldığı 06.05.2010 tarihinden önceki yetkililerinin tespiti ile çek üzerindeki yazı ve imzaların bu kişilere ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile karar verilmesi, yasaya aykırı,2-Kabule göre; sanığın, yalnızca kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar hak yoksunluğuna hükmedilebileceği gözetilmeden uygulanan TCK'nun 53. maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı ilamı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.