MAHKEMESİ : Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılıkHÜKÜM : 1- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., .. ve ....hakkında; Beraat 2- Sanık...hakkında; Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına 3- Sanık ... hakkında;765 sayılı TCK.nun 342/1, 80 ve 59/2. maddeleri gereğince 2 yıl 11 ay hapis cezası 4- Sanık... hakkında; A) Sahtecilik suçundan; 765 sayılı TCK.nun 342/1, 80 ve 59/2. maddeleri gereğince 2 yıl 11 ay hapis cesası B) Dolandırıcılık suçundan; 5237 sayılı TCK.nun 158/1-e, 43/1, 168/2, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ve 1.20 YTL A.P.C. (ayrıca TCK.nun 63. maddesi) 5- Sanık ... hakkında;765 sayılı TCK.nun 342/1, 80 ve 59/2. maddeleri gereğince 2 yıl 11 ay hapis cezası Sanıklar... müdafilerinin yasal şartları oluşmayan duruşmalı inceleme istemlerinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 318. maddesi uyarınca reddine karar verilip incelenerek gereği görüşüldü: Temyiz dilekçesi içeriklerine göre; katılan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin temyiz isteminin; nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet ve beraat hükümlerine, katılan Hazine (Sağlık Bakanlığı) vekilinin temyiz isteminin ise; nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik olduğu kabulüyle inceleme yapılmış, sanık ... hakkında düzenlenen iddianame ile 'nitelikli dolandırıcılık', suçundan da kamu davası açıldığı, ancak herhangi bir hüküm kurulmadığı görülmekle, adı geçen sanık hakkında dolandırıcılık suçu yönünden mahkemesince mahallinde bir hüküm kurulması olanaklı görülmüştür.I- Sanık ... müdafiinin, sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde;Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların 5560 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231/12. maddesi uyarınca temyizinin mümkün olmayıp, itiraz yasa yoluna tabi olduğu cihetle, sanık müdafiinin vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE, vaki istemin itiraz olarak kabulü ile dava dosyasının merciince karara bağlanmak üzere mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,II- Müştekiler Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Hazine (Sağlık Bakanlığı) vekillerinin, sanıklar .., ... ve... hakkında 'nitelikli dolandırıcılık' suçundan verilen beraat hükümlerine yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde;Müştekiler Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Hazine (Sağlık Bakanlığı)’nin, sanıklar ...,... ve ...ile ilgili katılma talepleri bulunmayıp, bu sanıklar yönünden müştekiler lehine herhangi bir katılma kararı da verilmediği cihetle, müşteki kurumlar adına vekillerinin vaki temyiz istemlerinin, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE,III- Sanıklar ...ve ... müdafilerinin: bu sanıklar hakkında, vekalet ücreti verilmemesine yönelik katılanlar Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Hazine (Sağlık Bakanlığı) vekillerinin; sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında 'nitelikli dolandırıcılık' suçundan verilen beraat hükümlerine, sanık ... müdafii ile katılan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin ise, sanık...hakkında aynı suçtan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde;5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanıklar ..., ...,..., ..., ..., ...ve ...'a yüklenen ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihlerinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihlerinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanıklar ..., ... ve ...müdafileri ile katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davalarının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,IV- Sanıklar ..., ... ve ... müdafilerinin, sanıklar hakkında 'resmi belgede sahtecilik' suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelen temyiz itirazlarına gelince;A- Sanık ... yönünden;1-) Sanığın aşamalarda;... ve ... adına düzenlenen reçetelerde teşhis ve tedavi bölümündeki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını savunması karşısında, suça konu reçetelerdeki yazı ve imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi de yaptırılıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre ... ve ... adına düzenlenen reçeteler yönünden sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 2- Sanık hakkında düzenlenen iddianame ile; ...ve... dışında, .., ..., ..., ..., ... ve ... adlarına sahte reçete yazmak fiillerinden de kamu davası açılmış olması karşısında, kararın gerekçe kısmında sanığın bu şahıslarla ilgili eylemleri yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadan sadece Hayriye ve ... ile ilgili eyleminin esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi, 3- Kabule göre ise; a- Suç tarihlerinde ... Devlet Hastanesinde Göz Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapan sanığın, görevi kapsamında düzenlediği belgelerin sahteliğinin iddia ve kabul olunması karşısında, eylemin; 'kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde 'kamu görevlisi olmayan kimsenin resmi belgede sahteciliği' suçundan hüküm kurulması,b- 5237 sayılı TCK'nun 43. maddesinde, 765 sayılı TCK'nun 80. maddesinden farklı olarak "değişik zamanlarda" denildiğinden, aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı cihetle, mahkumiyet hükmüne esas alınan ... ve ... adına düzenlenen reçetelerin aynı tarihli olması ve değişik tarihlerde düzenlendiğine ilişkin bir delil bulunmaması karşısında, sadece bu iki reçete esas alındığında, her ne kadar 765 sayılı TCK'nun 80. maddesinin uygulanma şartları gerçekleşmiş ise de "5237 sayılı TCK'nun 43. maddesi kapsamında zincirleme suç koşullarının oluşmadığı, suça konu belge sayısının, alt sınırdan uzaklaşmak sureti ile ceza tayininde dikkate alınabileceği, ancak sanığın .., ..., ..., ... ve .... ile ilgili eylemleri de değerlendirilip, zincirleme suç hükümleri de yeniden tartışılarak, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK ile hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nun ilgili bütün hükümleri somut olaya uygulanmak suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, c- Sanık yönünden herhangi bir katılma talebi ve katılma kararı bulunmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde; katılanlar lehine hükmolunan ücreti vekaletten sanığın da sorumlu tutulması,B-Sanık ...yönünden;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak1-) Sanığın müfettişe verdiği ifadesinde, ... Optik sahibi diğer sanık ...'ın özel muayenehanesine gelip 3 adet sağlık karnesi getirip, bu karnelerin yakınlarına ait olduğunu, düşük dereceli gözlük kullandıklarını söyleyip adlarına reçete düzenlemesini istediğini, kendisinin bu kişinin optikçi olması nedeniyle güvenerek hastaları görüp muayene etmeden düşük dereceli gözlük kullanımını içeren bu reçeteleri düzenlediğini beyan etmesi dosya kapsamına göre adı geçen bu sanık hakkında sahte olarak düzenlediği iddia olunan başka reçete bulunmaması, suça konu her üç reçetenin aynı tarihli olması nedeniyle savunmanın doğrulanması, sahtecilik suçlarında suç kastının başkalarına zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket etme olduğu gözetilerek, sanığın optikçi olan diğer sanık ...'un beyanına güvenerek hastaları görmeden düşük dereceli gözlük kullanımını içeren 3 adet reçete düzenlemek şeklindeki eyleminde, reçetelerin içeriklerinin sahte olduğunu bilerek düzenlediğine ilişkin kanıtların neler olduğu kararda açıklanıp gösterilmeden, eylemin bu haliyle görevi kötüye kullanma suçunun oluşturup oluşturmayacağı kararda tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,2-) Kabule göre de;a) Suç tarihinde ... Devlet Hastanesinde Göz Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapan sanığın, görevi kapsamında düzenlediği belgelerin sahteliğinin iddia ve kabul olunması karşısında, eylemin; 'kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde; "kamu görevlisi olmayan kimsenin resmi belgede sahteciliği" suçundan hüküm kurulması,b-) 5237 sayılı TCK'nun 43. maddesinde, 765 sayılı TCK'nun 80. maddesinden farklı olarak "değişik zamanlarda" denildiğinden, aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı cihetle, sanık tarafından ..., ... ve... adına düzenlenen reçetelerin aynı tarihli olması ve değişik zamanlarda düzenlendiğine ilişkin delil bulunmaması karşısında, 5237 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması durumunda zincirleme Suç hükümlerinin tatbiki sureti ile cezada artırıma gidilemeyeceği, suça konu belge sayısının, alt sınırdan uzaklaşmak sureti ile ceza tayininde dikkate alınması gerekeceği gözetilerek, eylemin karşılığını oluşturan 765 sayılı TCK'nun 339/1, 80 veya 5237 sayılı TCK'nun 204/2, 53. maddeleri arasında lehe yasanın tespiti amacıyla uygulamalı karşılaştırma yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, c-) Sanık yönünden sadece Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü sıfatıyla vekilinin katılma talebinde bulunduğu, ancak bu talep yönünden de bir karar verilmediği gözetilmeden yazılı şekilde; katılanlar lehine hükmolunan ücreti vekaletten sanığın da sorumlu tutulması,C- Sanık ... yönünden;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:Sanığın, suç tarihlerinde doktor olarak görev yapan sanıklar ... ve ...'le birlikte iştirak halinde yüklenen suçu işlediğinin iddia ve kabul olunması karşısında, eylemin; 'kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliğine iştirak' suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yazılı şekilde 'kamu görevlisi olmayan kimsenin resmi belgede sahteciliği' suçundan hüküm kurulması,Yasaya aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından ceza miktarı bakımından sanıkların kazanılmış haklarının muhafazasına, 02.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.