MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSuç : Resmi belgede sahtecilik, başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması1- Sanık hakkında, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan verilen hükme yönelik sanık ve müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;Sanık tarafından mağdurun kimlik bilgilerinin kullanılması sonucu soruşturmaya başlanılmasından sonra iftiradan dönülmesi nedeniyle dolayısıyla TCK'nun 269/2. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri yerine aynı Kanunun 269/1. maddesinde yer alan daha fazla indirim içeren hükümlerin uygulanması, hükmedilen hapis cezasından TCK'nun 269/1. maddesi gereğince 4/5 oranında indirim yapılırken hatalı hesapla eksik hapis cezasına hükmolunması, adli sicil kaydına göre sanığın tekerrüre esas hükümlülüğünün bulunduğu ve cezasını mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çekmesi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hususları aleyhe temyiz olmadığından bozma konusu yapılmamış, 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan yoksunluğun sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı sebebin derecesi takdir kılınmış ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmama nedenleri gösterilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştirilen hususlar dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 2- Sanık hakkında, resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükme yönelik sanık ve müdafiinin temyiz itirazlarına gelince; Adli sicil kaydına göre sanığın tekerrüre esas hükümlülüğünün bulunduğu ve cezasını mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çekmesi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hususu aleyhe temyiz olmadığından bozma konusu yapılmamış, 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan yoksunluğun sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür. Yapılan duruşmaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak: Suça konu sahte sürücü belgesinin dosyada delil olarak saklanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde müsaderesine hükmolunması,Yasaya aykırı görülmekle hükmün bu sebepten 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 322. maddesinde verilen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan; hüküm fıkrasından sürücü belgesinin müsaderesine ilişkin kısım çıkartılarak yerine “adli emanette kayıtlı suça konu sürücü belgesinin dosyada delil olarak saklanmasına” denilmek suretiyle eleştiri haricinde sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün istem gibi DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.