Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1015 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7119 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSuç : Özel belgede sahtecilik1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında açıklandığı ve Dairemizin benzer birçok kararında vurgulandığı üzere: belgelerde sahtecilik suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmelidir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan fail de mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura herhangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının kastı ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur. Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Sanığın aşamalarda suça konu belgeyi mağdur ile birlikte oturdukları ev için aldığını, kendisine güvendiği için parmak bastırmayıp sözleşmeyi kendisinin imzaladığını beyan etmesi, sanığın mağdure ile aynı evde onun bakımı için oturduğunun mağdure ve oğlu ..... tarafından doğrulanması, suça konu belgedeki adresin sanık ve mağdurenin birlikte oturdukları adres olması ve teslimatın buradaki adrese yapıldığının tanık olarak dinlenilen şirket yetkilisi ... tarafından beyan edilmesi karşısında; sanığın ortak yaşamları için zorunlu olan kömür ihtiyacından dolayı suça konu belgeyi mağdure ve çocuklarının genel rızası doğrultusunda imzaladığı anlaşılmakla, sanığın, zarar verme bilinciyle hareket ettiği yönünde mahkûmiyetine yeter delil bulunmadığından manevi unsuru oluşmayan suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi yasaya aykırı2- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.