Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9870 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17539 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 19/07/2013NUMARASI : 2012/139-2013/430Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/07/2013 tarih ve 2012/139-2013/430 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, davacıların %12 oranında ortağı bulunduğu G.. Mob. San. ve Tic A.Ş.nin kira geliri dışında herhangi bir gelirinin bulunmadığını, davacıların şirket yönetimi ile ilgili hiçbir şekilde bilgi alamadıklarını, kar paylaşımının da yönetim kurulunun keyfiyetine kaldığını, kira gelirlerinin tam olarak gösterilmediğini, yönetim kurulunu oluşturan davalıların şirket ile hiçbir ilgisi olmamasına ve ihtiyaç söz konusu bulunmamasına rağmen kendi özel ihtiyaçlarını şirket gelirinden karşıladıklarını ileri sürerek; davalı yönetim kurulu üyelerinin şirket ve davacılar zararına daha fazla işlem yapmasını önlemek ve şirket idaresi için kayyum atanmasını, davacıların bu tarihe kadar ödenmemiş kar paylarının tespiti ile şimdilik 10.000,00 TL nin temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı M.. G..dışındaki davalılar vekili, ortakların şirketten olan kar payları alacaklarının BK 126/1 fıkrası gereği 5 yıllık zamanaşımına tabi olup davacıların 2006 yılı ve öncesine ilişkin kar payı taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, davalı şirketin kuruluşundan bu yana düzenli olarak genel kurullarını yaptığını, yapılan genel kurullarda davacıların hazır bulunarak oy kullandıklarını, yönetim kurulu üyelerini ibra ettiklerini, herhangi bir usulsüz harcamanın söz konusu olmadığını, şirketin halen tüm organları ile birlikte faaliyette bulunduğunu, şirketin gelir ve gider durumu ile ortaklara dağıtılan kar paylarının kayıtlarla sabit olup şirketin zarara uğratıldığına ilişkin iddiaların asılsız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; genel kurulların yapılarak yönetim kurulu ve denetçi seçimlerinin karar altına alındığı, bu suretle şirketin organsız kaldığından söz edilemeyeceği, genel kurul toplantısına katılarak bilanço kar ve zarar hesaplarının kabulü, kar dağıtımına ilişkin karar ile yönetim kurulu ve denetçi ibrasına ve yeniden aynı kişilerin yönetim kurulu üyeliğine seçimine ilişkin kararlara iştirak ederek oy birliği ile kararların alınmasını sağlayan davacılar yönünden kira gelirlerinin tam gösterilmediği ve yöneticiler tarafından yapılan usulsüz işlemler nedeni ile geçmişe yönelik kar paylarının tahsili taleplerinin çelişkili davranma yasağı kapsamında MK 2. madde uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olduğu, dava tarihinden geriye doğru beş yıllık süreçte davacıların katılımı ile oy birliği ile alınmış genel kurul kararında öngörülen kar payı dışında şirket yöneticilerinin kasıtlı tasarrufları ile davacıların yoksun bırakıldığı kar payının varlığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle; ölü kişi aleyhine dava açılamayacağından M..G.. hakkında açılan davanın bu sebeple reddine, diğer davalılar hakkında açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalı M.. G. husumet yöneltilemeyecek olmasına, davalı şirketin genel kurulunda dağıtılmasına karar verilen karın dağıtılmış olmasına, tahsil edilmesi gereken kira bedellerinin eksik tahsil edildiği, şirket gelirlerin az, giderlerinin ise olduğundan fazla gösterildiği kabul edilse dahi bu hususun davacıların dolaylı zararını teşkil etmesine ve dolaylı zararın şirkete ödenmesinin istenebilecek olmasına göre davacılar vekilinin davalı M. G.. hakkında verilen karara ilişkin tüm temyiz itirazları ile aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Ancak; davacılar dilekçelerinde davalı yöneticilerin şirketin kira gelirlerini gerçekte tahsil edilenden daha düşük gösterdiklerini, davalı C. ile şirket arasında yapılan kira sözleşmesini emsallere göre çok az bir bedel üzerinden yaptıklarını, şirket çalışanı olmayan kişilere ödemelerde bulunduklarını, gayrimenkulün ortak giderleri kiracılardan tahsil edildiği halde şirket gideri olarak gösterdiklerini ve bu suretle davalıların kötü yönetimde bulunduklarını iddia ederek şirkete kayyım tayinini talep etmişlerdir. Kayyım tayini sadece organ boşluğu halinde değil, yöneticilerin azil sebepleri gerçekleştiğinde ve azledildiklerinde tayin edilebilir. Davacılar, şirkette organ boşluğu olduğunu iddia ederek değil, davalıların suiistimallerinin bulunduğunu iddia ederek, şirkete kayyım tayinini istemişlerdir. Mahkemece, davacıların 12/08/2009 ve 12/06/2012 tarihli şirket genel kurul toplantılarına katıldıkları, yönetim kurulu faaliyet raporunun, denetçi raporunun, bilanço kar zarar hesaplarının oy birliğiyle kabul edildiği, yönetim kurulu üyelerinin ibra edildikleri, bu nedenle davacıların iş bu davadaki iddialarının Türk Medeni Kanununun 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle dava reddedilmişse de davacılar 12/06/2012 tarihinde yapılan 2009, 2010, 2011 yılları olağan genel kurul toplantısına katılmamışlardır. Bu durumda, davacıların iddia ettiği gibi davalı şirkete ait gayrimenkullerin kiralarının eksik tahsil edilip edilmediğinin, şirket gelirlerinin olduğundan az, giderlerinin ise olduğundan fazla gösterilip gösterilmediğinin ve diğer iddiaların incelenip davacıların kayyım tayini talebinin aynı zamanda azli de içerdiği kabul edilerek oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 28/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.