Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9795 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3249 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 31/10/2013NUMARASI : 2013/664-2013/319Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 31.10.2013 tarih ve 2013/664-2013/319 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında 04/03/2009 tarihli ve 26 ay süreli bir ticari aracılık protokolü imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşme kapsamında tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği halde davalının haklı hiçbir gerekçesi olmaksızın sözleşmeyi 01/12/2010 tarihi itibarıyle sonlandırmak istediğini bildiren yazıyı müvekkiline gönderdiğini, müvekkil şirketin sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi üzerine son hak ediş faturası üzerinden hesaplama yaparak 03/01/2011 tarihli 35.502,18 TL. bedelli ve 03/01/2011 tarihli 2.080.07 TL. bedelli faturaları uğramış olduğu zararın tazmini için düzenleyerek davalı şirkete gönderdiğini, davalı şirketin sadece 35.502,18 TL. bedelli faturayı iade ettiğini, diğer faturaya ise herhangi bir itiraz olmadığını ileri sürerek davanın kabulü ile itirazının iptaline ve takibin devamına, davalının haksız itiraz sebebi ile %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin taşıma hizmetini eksiksiz ve kusursuz şekilde yerine getirdiğini, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, sözleşme ile belirlenen fiyatların çok düşük olduğunu, komisyon ödemesinin ise çok yüksek kaldığını, bunun neticesinde kârlılık oranının düştüğünü, müvekkilinin sözleşmeyi devam ettirme olanağının kalmadığını, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini, davacı tarafın bir zararının bulunmadığını,davacının iddia ettiği kar mahrumiyetini ispat etmek zorunda olduğunu savunarak davanın reddi ile davacının %40' dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; kârlılık oranının tacir olan davalı tarafından sözleşme kurulurken değerlendirilmesi, öngörülmesi gereken bir husus olup, yapılan işte karlılık oranının düşük olması veya edim ve karşılık edimin az yahut çok olması fesih için haklı neden olarak kabul edilemeyeceği, davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshetmediği, bu nedenle davacının davalıdan yoksun kalınan kârını talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının itirazının taleple bağlı kalınarak 37.582,25 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa 3095 sayılı Yasa'nın 2/2 maddesi uyarınca avans esasına göre temerrüt faizinin taleple bağlı kalınarak %16 oranını aşmamak üzere yürütülmesine, likit olduğu kabul edilen alacağın %40 oranında 15.032,09 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, takip tarihinden itibaren asıl alacağa işletilecek faiz oranı yönünden fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Dava, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle müspet zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, fesihten sonra sözleşmenin bitimine kadar geçecek sürenin tamamı için davacının elde edeceği gelirin tümüne tazminat olarak hükmedilmiştir. Ancak, Dairemizin yerleşik kararları gereğince, sözleşmenin haksız feshi halinde davacı, davalı tarafça sözleşmenin feshi üzerine aynı nitelikteki bir işi, aynı koşullarda, ne kadar sürede temin edebilecek ise ancak bu süre için müspet zarar isteminde bulunabilir. Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmiş ise de, bilirkişiler tarafından davacının ne kadarlık bir sürede böyle bir iş bulabileceği hususu belirlenmediği gibi, davacının bu geliri elde edebilmek için yapması gereken masraflar da düşülmek suretiyle bulunacak tutara hükmedilmesi gerekirken, yapılacak giderlerde düşülmeksizin davacının elde edeceği gelirin tamamına hükmedilmesi doğru olmamış, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.