Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9701 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2531 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 25/03/2013NUMARASI : 2008/580-2013/80Taraflar arasında görülen davada İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25.03.2013 tarih ve 2008/580-2013/80 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı T.. T.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili M.. A.Ş, İ. Bankası'nın eski hâkim ortağı olan E.. A.. Grubu şirketlerinden olduğunu; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun, 25.5.2004 tarih ve 2004/253 sayılı karan ile M. Mâli Sistemler Müşavirlik A.Ş'nin temettü hariç; ortaklık hakları ile yönetiminin ve denetiminin, Fon tarafından devralındığını; yönetim ve denetim kurulu üyeliklerine atamalar gerçekleştirildiğini ve T.. T.. karan ile A.. Ü. Faysal K.... D..Denetleme Kurulu üyesi olarak atandıklarını; bu heyetin hazırladığı, 16.10.2006 tarihli Denetim Kurulu raporunda, şirketin 2001-2004 yıllarında, yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların, şirketin mâli zarara uğramasına sebebiyet veren faaliyetlerinin ve doğan ortaklık zararının tespit edildiğini, şirketin 25.01.2007 tarihinde yapılan 2001, 2002, 2003, 2004 ve 2005 yıllarına ilişkin Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda, davalıların ibra edilmemeleri ve haklarında belirlenen şirket zararının tazmini yönünde mâli sorumluluk dâvası açılmasına karar verildiğini; şirketin 2000 yılı faaliyetlerinin denetlendiği 10/06/2005 tarihli Denetçi Raporu'nda, şirketin görev yapan yönetim ve denetim kurulu üyelerinin şirketin zarara uğramasma neden olduklarının tesbit edildiğini; söz konusu raporda M..M.. Sistemler Müşavirlik Anonim Şirketi'nin geçmiş yıllarda İktisat Bankası'ndan aldığı kredileri, yine aynı grupta yer alan C..5 Filmcilik ve Yapımcılık A.Ş'ye güvencesiz aktarıldığını; alacakların donuklaştığını ve kredinin geri dönmediğini ve şirketin zarara uğradığının tespit edildiğin, 2000 yılındaki bu eylem nedeni ile o dönemin yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin .. Esas dosyası ile mâli sorumluluk dâvası açıldığı ve derdest olduğunu, 2002, 2003 yılları ile 25.05.2004 tarihi arasında şirketin Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu Üyesi olan davalıların ise, seleflerinin bu işlemleri hakkında gerekli işlemleri başlatmamaları ve durumu murakıplara bildirmemeleri ve şirkete karşı uygulanan haksız fiillere kayıtsız kalmaları nedeni ile oluşan şirket zararından TTK'nın 337, 317, 320, 353, 354, 355 ve 359. maddeleri uyarınca sorumlu olduklarını; ileri sürerek şirketin tespit edilebilen 10.566.921 US $ tutarındaki zararına ilişkin olarak, şimdilik 7.453 US $'lik şirket zaranmn tahsilini talep ve dava etmiş, temlik alan T.. T.. vekili, ise ıslah dilekçesinde toplam 10.566.921, 00 USD alacağının tahsilini istemiştir.Davalı K.. Ö.. vekili, davanın TTK'nın 309. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin kendi döneminden önce yapılan işlemlerden dolayı sorumlu tutulamayacağını, dava konusu işlemlere ilişkin olarak ibra kararları alındığını, davacı şirketin son genel kurul hazurun cetveli incelendiğinde tüm ortaklar adına tek bir kurumun katıldığını, savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı M.. Ç.., davanın zamanaşımına uğradığını, kendi döneminden önceki işlemlerden dolayı sorumlu tutulamayacağını, dava konusu işlemler ile ilgili olarak ibra kararları alındığını, TTK'nın 337. maddesi yöneticilerin seçildiği hesap yılı içindeki zararlandırıcı işlemler için söz konusu olabileceği, yeni üyelerin selefleri ile birlikte sorumlu tutulabilmesi için bilinen yolsuz bir işlem olması gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı T.. Ö.. vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, eski yöneticiler hakkında açılan İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2005/301 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, bu dava sonuçlanmadan TTK'nın 337. maddesi uyarınca halef konumundaki yeni yöneticiler için işbu davaya devam edilemeyeceğini, davayı ikame eden denetim kurulu üyelerinin T.. T.. tarafından atanan kayyım yöneticiler olduğunu, zarar olmadan tazminat davası açılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı E.. G.. vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin 16.08.2002 tarihli genel kurulda 1 yıllığına denetçi olarak seçildiğini, 2002-2003-2004-2005 yılı denetim raporlarının T.. T.. tarafından atanan denetçiler tarafından hazırlandığını, bu nedenle görev yapma imkanı elinden alınan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, şirket ortklarının şirkete nakden destek olmaları ticari teamüllere uyan bir uygulama olduğunu, savunarak davanın reddini istemiştir.Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen 22.01.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre, davacı şirkette hisseleri bulunmadığı halde 16.08.2002 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında eski yönetim kurulu üyeleri yerine l yıl süre ile yönetim kurulu üyesi seçilen davalıların 6762 sayılı TTK'nın 312. maddesi yönünden yönetim kurulu üyesi sıfatlarının oluşmadığı, davacı tarafın davalılara karşı ileri sürülen şirket zararının kanıtlanamadığı, dolayısıyla açılan bu davadan dolayı davalıların bir kusurlarının tesbit edilemediğinden ve sorumlulukları da bulunmadığı inceleme ile sabit olmuş olduğu, gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, temlik alan davacı T.. T.. vekili temyiz etmiştir.1-Davalı yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin holding bünyesinde bulunan dava dışı bankadan kredi kullanmak sureti ile temin ettikleri paraları gereği yokken başka bir grup şirketine aktaran eski yönetimin eylemlerinden selefleri olmaları nedeni ile 6762 sayılı TTK'nın 337. maddesi uyarınca sorumlu oldukları iddiası ile işbu dava açılmıştır. Her ne kadar işlem tarihinde yürürlükte olan TTK'nın 312/2. maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin göreve başlayabilmeleri için pay sahibi olmaları gerekir ise de dava konusu olayda olduğu gibi bu koşul yerine getirilmeden göreve başlanması ve bu şekilde şirketin zarara uğratılması halinde davalı yöneticilerin böyle bir savunma getirmeleri MK'nın 2'nci maddesine aykırı olduğu gibi bu yönde bir savunma olmamasına rağmen bu hususun davanın reddine gerekçe yapılmasıda doğru değildir. Ayrıca, gerekliliği gösterilmeden kredi alan bir şirketin aldığı kredi tutarını başka bir şirkete aktarması şirket bakımından zarar teşkil edip mahkemenin gerekçesinde kabul edildiği üzere zararın oluşması için aciz belgesinin varlığı da gerekmez. Davacı taraf zararını müteselsil sorumlu durumunda bulunan dava dışı şirketten isteyebileceği gibi tahsilde tekerrür olmamak üzere davalılardan da isteyebilir. Ayrıca, denetçi durumunda bulunan davalı da 6762 sayılı Yasa' nın 359. maddesi uyarınca zarardan sorumlu bulunmadığını kanıtlamadıkça sorumluluktan kurtulamaz. Bu itibarla mahkemenin bu yöndeki red gerekçesine de itibar olunamaz. Bu nedenlerle davacı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temlik alan T.. T.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle vekalet ücreti ve yargılama giderine ilişkin temyiz itirazlaının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediğine, 26.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.