Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9693 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6789 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : NAZİLLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA) TARİHİ : 16/05/2013NUMARASI : 2012/297-2013/194Taraflar arasında görülen davada Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/05/2013 tarih ve 2012/297-2013/194 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı H.. B.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin % 98 payına sahip olup büyük hissedarı olduğunu, davalı M.. K..'un da % 1 hissesi olduğunu, davalı H.. B..'nun % 1 hissesi olduğunu, şirket ana sözleşmesinin 8. maddesi gereği davalılardan M.. K..'un iki yıl şirket müdürü olarak seçildiğini, şirkete ait faaliyet gösteren lokantayı da M.. K..'un idare ettiğini, davalı şirket müdürünün 16/12/2010 tarihinde şirketin KDV'lerini ödemeden işyerini terk edip gittiğini, bunun üzerine Sultanhisar Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/1 değişik iş karar sayılı kararı ile bankalardan şirket adına işlem yapmasını engellemek için tedbir kararı verildiğini, davalıya 25.03.2011 tarihinde ihtar çekilerek şirketle ilgili tüm bilgi ve belgelerin ve yapmış olduğu ve yapmadığı ödemelerin istendiğini, bu ihtarın kendisine 04/04/2011 tarihinde tebliğ edildiğini, işletmeyi terk ettiğinden itibaren hiçbir bilgi verilmediğini, şirketle de ilgilenmediğini ve şirketin sahipsiz durumda kaldığını, ileri sürerek şirket müdürü M.. K..'un şirket müdürlüğünden azliyle, şirkete kayyım atanmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı H.. B.. vekili duruşmadaki beyanında; limited şirketlerde pay sahipleri olduğu sürece şirkete kayyım atanamayacağı, ancak şirketin tasfiye edilebileceğini, davayı kabul etmediklerini bildirmiştir.Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, şirket müdürü M.. K..'un 26/11/2010 tarihinde ödemesi gereken Ekim - 2010 dönemine ait KDV'yi ödemediği, 16/10/2010 tarihinde iş yerini terk ettiği ve o tarihten itibaren şirkete uğramadığı, şirkete ait ödeme makbuzlarını ibraz etmediği ve şirket adına açılmış davalara şirketi temsilen katılmadığı veya şirket adına vekalet vermediği, şirketle ilgili işlerle ilgilenmediği, şirketin sahipsiz bırakıldığı, TTK 161. maddesine göre şirket Müdürü M.. K..'un vazifesini yerine getirmesinde basiretsizlik ve ağır ihmalinin olduğu anlaşıldığı, gerekçesi ile davanın kabulüne, M.. K..'un şirket müdürlüğünden azline, davalı şirkete F.K.. kayyum olarak atanmasına karar verilmiştir.Kararı, davalı H.. B.. vekili temyiz etmiştir.Dava, limited şirket müdürünün azli davası olup, davada husumetin azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterlidir. Mümeyyiz davalılardan H.. B.. şirket ortağı olduğundan müdürün azli davasında kendisine husumet düşmemektedir. Bu nedenle, mümeyyiz davalı hakkındaki davanın husumetten reddi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı H.. B.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın adı geçen davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı H.. B..'na iadesine, 26.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.