Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 955 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15291 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27.09.2011 tarih ve 2011/102-2011/359 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi birleşen davada davacı ... vekili ile davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Asıl ve birleşen davada davacılar vekili, müvekkili ...’nin davalı şirkete 400 payla, ...’nin 1600 payla ortak olduklarını, şirketin 01.05.2007 tarihinde yapılan Ortaklar Kurulu Toplantısında ortaklardan ...’in 4160 pay karşılığı olan 104.000 TL tutarındaki hissesini ...’a devretmesine dair alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira toplantıya çağrı usulüne uyulmadığını, TTK.' nun 520. maddesi uyarınca pay devrinin pay defterine kaydedilebilmesi için ortaklardan en az ¾’nün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayenin ¾’ne sahip olması gerektiğini, 6 ortaklı şirkette müvekkilleri toplantıya katılmadıklarından karar nisabı 6 ortağın ¾’ü 4,5 üzerinden 5 ortağa tekabül ettiğinden alınan kararda karar yeter sayısının bulunmadığını, bu bağlamda şirket müdürlüğüne 10 yıl süre ile ...’ın atanması kararının da yine müvekkillerinin usulüne uygun davet edilmemiş olmaları sebebiyle karara iştirak edemediklerinden yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, 01.05.2007 tarihli ortaklar kurulu kararının iptali ile hükümsüzlüğünün tespitine, ...’ın şirket müdürü seçilmesine dair kararın geçersiz olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, asıl davada davacı ...' nın şirketteki hisslerini 17.03.2011 tarihinde devretmiş olduğundan davada taraf ehliyetinin kalmadığını, birleşen davada ise davanın ortaklar aleyhine açılmasını gerektiğini, 3 aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, şirketin aile şirketi olduğunu, ... tarafından davacı ...' nin eşi ...'a şirket işlerini yürütmek üzere vekalet verildiğini, 4 yıl sonra dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava, şirket ortaklar kurulunun 01.05.2007 tarihli kararının pay devri ve müdür atanmasına dair kararının karar yeter sayısı olmaması sebebiyle batıl olduğunun tespitine yönelik olup iptali istenen karara toplam 8.000 pay üzerinden 6.000 payı temsil eden; ortaklıktan ayrılan 4160 pay sahibi ..., ...’nın hissesini devralan yeni ortak ..., 160 pay sahibi 1964 doğumlu ..., 1600 pay sahibi ... ve 80 pay sahibi ...’ın iştirak ettiği, şirket sermayesini ¾’ne sahip 4 ortak katıldığı, toplantıda alınan kararlar gerek karara katılan üye gerekse temsil ettikleri sermaye açısından yasaya uygun olduğu, gerekçesiyle, davacı ...'ın davasının sıfat yokluğu nedeniyle, birleştirilen davacı ...'ın davasının subut bulmadığından reddine, karar verilmiştir.Kararı, davacı ... vekili, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, dava dışı önceki ortak ...'in davalı şirketteki payının dava dışı ...'a devrinin kabülüne ve ...'ın 10 yıl süre ile müdür olarak atanmasına ilişkin 01.05.2007 tarihli ortaklar kurulu kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçe ile davaya konu her iki talebin reddine karar verilmiştir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı TTK.'nun 536/3. maddesine göre limitet şirket ortaklar kurulunca ortaklar kurulunda karar alınabilmesi için ödenmiş sermayesinin hiç olmazsa yarısından fazlasını temsil eden ortakların müzakere edilen husus lehine oy vermesi gerekir. Davalı limitet şirket ana sözleşmesinin 10. maddesinde ise "Müdürler şirket ödenmiş sermayesinin yarısından bir fazlasını temsil eden ortakların kararı ile değiştirilebilir." şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Dava dışı ...' ın davalı şirkette müdür olarak atanmasına ilişkin karar yönünden kullanılan oylar bakımından ..., ..., ... ve 1964 doğumlu ...' ın payları gözetildiğinde nisap yönünden ortaklar kurulu kararının hükümsüzlüğünü gerektiren bir sebep oluşmadığı ve bu konudaki ortaklar kurulu kararınının iptaline ilişkin talebin reddine ilişkin kararın yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı ... vekilinin bu hususa yönelik temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Aynı ortaklar kurulu kararında dava dışı ...'in yine dava dışı ...'a paylarının devrinin kabülüne ilişkin karar bakımından yapılan incelemede, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı TTK.'nun 520/2. maddesi uyarınca limitet şirketlerde hisse devri hususunun pay devrine kaydedilmesi için ortaklardan en az ¾'ünün devre muvafakat etmesi şart olduğundan, toplam 6 hissedar sayısı itibari ile bu koşulu sağlamayan ortaklar kurulu kararının yok hükmünde olduğu ve yok hükmünde olan ortaklar kurulu kararı bakımından ilgili herkesin süreye bağlı olmaksızın dava açarak bu yokluğun tespitini dava edebileceği gözetildiğinde, bu talebe ilişkin ortaklar kurulu kararına yönelik davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı ... vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabülü ile hükmün bu bakımdan bozulmasına karar vermek gerekmiştir.3- Yukarıda ( 1 ) ve ( 2 ) nolu bentlerde açıklanan gerekçeler karşısında pay devrine ilişkin muvafakata yönelik ortaklar kurulu kararı yok hükmünde olması nedeni ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ( 3 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, aşağıda yazılı bakiye 30,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden birleşen davada davacı ...'a iadesine, 17.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.