Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9408 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6409 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : HATAY 1. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/12/2012NUMARASI : 2010/1350-2012/988Taraflar arasında görülen davada Hatay 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/12/2012 tarih ve 2010/1350-2012/988 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı temsilicisi tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi.. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında taşıma sözleşmesi düzenlendiğini, davalının bir kısım navlun ücretini ödememesi üzerine başlatılan icra takibine itiraz ettiğini ileri sürerek, borçlu davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, borca itiraz ederek kötü niyetli olduğundan % 40'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmenin CMR Konvansiyon hükümlerine tabi olduğu, davacının taşıma işini yaptığı, dosyada bulunan taşıma anlaşması ile fatura fotokopileri ve 2010 onaylı yevmiye defteri bilgisayar çıktısında 10/04/2010 tarihli 130 yevmiye numarasında 120 alıcılar hesabında 9.126,38 TL olarak muhasebe kaydının bulunduğu, davalının ise sadece ödeme iddiasında bulunup taşıma sözleşmesine itiraz etmediğinden, ödeme konusunda ispat yükünün kendisine geçtiği, dolayısıyla taşıma sözleşmesinin içeriği kabul edilerek ödeme belgesi ile ilgili herhangi bir belge ileri sürmediği, davacı taraf ise sadece 3.118,13 TL'nin ödenmediğini ileri sürdüğünden bu borcun ödenmediği konusunda kanaat getirildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve davalı hakkında alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiştir.Kararı, davalı temsilcisi temyiz etmiştir.Dava, navlun alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Dosya içeriği itibari ile gerek dava dilekçesi, gerekse şirket defterlerinin teslimine ilişkin ihtarı içerir evrakın davalı şirketin sekreterlerine tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 13. maddesi kapsamında tüzel kişiliği haiz kurum ve kuruluşlara yapılacak tebligata ilişkin olarak “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.” hükmü getirilmiş olup, aynı düzenlemeye dava tarihiitibari ile yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğünün 17 ve 18. maddeleri kapsamında da yer verilmiş ve tebligatın hükmi şahsın yetkili temsilcisine, bu gibi kimselerin işyerinde bulunmamaları halinde ise o yerdeki memur ve müstahdeme yapılması öngörülmüştür. Buna karşın dosya içeriği itibari ile yargılama sırasında davalı tarafa yapılan tebligat işlemlerinin davalı şirketin sekreterlerine yapıldığı ve tebligat evrakı üzerine yetkili temsilcinin bulunmadığına ilişkin olarak bir şerhin düşülmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda usulüne uygun taraf teşkilinin sağlandığı söylenemez. O halde mahkemece, yargılama sırasında usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmadığı göz önüne alınarak, davalı tarafa savunma hakkı tanındıktan sonra işin esasına girilip, sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.