Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9366 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7523 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : ADANA 5. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/03/2013NUMARASI : 2010/211-2013/418Taraflar arasında görülen davada Adana 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/03/2013 tarih ve 2010/211-2013/418 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket ile 11/02/2008-11/02/2009, 02/03/2009-02/03/2010 dönemine ilişkin işyeri paket sigorta poliçe sözleşmesi yaptığını, davalı şirketin sigorta primlerini ödememesi üzerine başlatılan takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazının iptalini talep etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, sigorta prim alacağının doğabilmesi için karşılıklı olarak irade beyanlarının uyuşmasının gerektiği, davacının davalı Şirket'in yenileme talebini ve kendi kabul beyanını ispatlamaya elverişli herhangi bir delil veya poliçelerin davalı Şirket'e teslimini ve priminin ödenmesinin istendiğini gösteren bir belge de ibraz edemediği, davalı tarafından davacı tarafa poliçe yenileme yetkisi verildiğine ilişkin bir delilin de dosyaya sunulmadığı, dava konusu poliçelerin sözleşmeye yönelik irade beyanı kurucu unsurlarının eksik olması nedeni ile kurulmadığı, bu nedenle davacı tarafın alacağının doğmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.(1) Dava, sigorta prim alacağının tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Kural olarak, sigorta sözleşmelerinde belirlenen primin alacaklısı rizikoya teminat veren sigorta şirketidir. Ancak acente tarafından prim borçlusundan sigorta prim bedelinin talep edilebilmesi için, sigorta şirketi tarafından acenteye verilmiş prim tahsil etme yetkisinin bulunması gerekmekte olup, bu halde bile acentenin kendi adına olmayıp acentesi bulunduğu şirkete izafeten prim tahsilini talep etmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, sigorta şirketinin prim alacağını acenteye temlik etmesi halinde acentenin temlik alacaklısı sıfatıyla prim tahsilini talebe hakkı olduğu gibi acentenin sigortalının prim borcunu sigorta şirketine ödemiş olması halinde de vekaletsiz iş görme ve sebepsiz zenginleşme hükümleri dairesinde ödenmiş olan primleri sigortalıdan talep etme hakkı mevcuttur. Bu durumda mahkemece; gerekirse davacı ile sigorta şirketi arasında yapılan acentelik sözleşmesi getirtilerek davacının prim tahsiline yetkisi olup olmadığı, yine dava konusu poliçe primlerinin acente tarafından sigorta şirketine ödenip ödenmediği hususları araştırılarak, davacının aktif dava ehliyetinin olup olmadığı konusunda oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözden kaçırılarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle re'sen bozulması gerekmiştir.(2) Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.