MAHKEMESİ : YOZGAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)TARİHİ : 29/11/2012NUMARASI : 2010/121-2012/565Taraflar arasında görülen davada Yozgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/11/2012 tarih ve 2010/121-2012/565 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve dahili davalı Y.Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı Y. Holding A.Ş. tarafından yüksek kar verileceği ve yatırılan paranın istenildiğinde 3 aylık zaman içerisinde geri alınabileceği yönündeki propaganda üzerine müvekkilinin 01.01.2001 tarihinde 18.000 DM ödeme yaptığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 5.000DM'nin fiili ödeme günündeki kur üzerinden faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, zamanaşımı def'inde bulunmuş, davanın esasına ilişkin olarak da davacının müvekkili Y. Holding A.Ş.'ye 26 hisse ile Y. Gıda San. ve Tic. A.Ş.'ye de 8 hisse ile ortak olduğunu, ortağın şirkete sermaye olarak verilen şeyi geri isteyemeyeceği, müvekkili D.. U..'a husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.Dahili davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının davalı şirketlerde ortaklık sıfatını kazandığı, hisse devir sözleşmesi uyarınca davacının Y.. A..'de 10 hissesi olması gerekirken pay defterinde sadece 8 hissenin kayıtlı olduğu, 2 hisseye denk gelen miktarın iadesi gerektiği, pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyeceklerinden fazlaya ilişkin talebin yerinde olmadığı, anonim şirket yönetim kurulu başkanı olan davalı D.. U..'ın şahsi sorumluluğunu gerektirir bir durum bulunmadığı gibi ortaklık sözleşmesinin kurulması sırasında adı geçen davalının sözleşmeye etki eden, taraf iradelerini fesada uğratan her hangi bir eyleminden de söz edilmediği gerekçesiyle, davalı D.. U.. ve davalı Yimpaş Holding A.Ş. hakkındaki davanın subut bulmaması nedeniyle reddine, dahili davalı Y.Gıda San. ve Tic. A.Ş. hakkındaki davanın kısmen kabulü ile 322.79 TL alacağın ticari faiziyle tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili ve dahili davalı Y. Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekili temyiz etmiştir.1-21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun ile değişik 427/2. maddesi hükmüne göre miktar veya değeri 1.000,00 TL'yi geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesin olup, anılan miktar 01.01.2012 tarihi itibariyle 1.690,00 TL’ye çıkarılmıştır.Somut olayda mahkemece, dahili davalı Y. Gıda San. ve Tic. A.Ş.'ye yönelik davanın kısmen kabulü ile 322,79TL'nin tahsiline karar verilmiştir. Dahili davalı vekili hükmü temyiz etmiş ise de karar tarihi itibariyle yukarıda anılan Kanun hükmü uyarınca temyiz sınırının altında kaldığı anlaşıldığından temyizi kabil olmayıp dahili davalı vekilinin temyiz isteminin bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.2-Davacı vekilinin davalı Y. Holding A.Ş. ve davalı D.. U.. hakkında kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığı gerekçesiyle davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkindir.Dairemizden geçen emsal dosyalardan anlaşılacağı üzere, davalı şirket hakkında düzenlenen SPK raporlarında, hisse senetlerinin izinsiz halka arz edildiği, sermaye artırım kararı verilmesine ilişkin genel kurul toplantısından önce halka arz işlemine başlandığı, Y. Grubu şirketleri tarafından yasal kayıtlara aktarılması zorunlu hususların yerine getirilmediği, muhasebe kayıtlarında gerçeğe aykırı kayıtlar bulunduğu, kar ve zarar kalemlerinin gerçeği yansıtmaktan uzak olduğu, hisse devir sözleşmelerinde bazı kişilerin ortaklık pay defterinde gözükmediği, kanun dışı yollardan para toplandığı belirtilmiş, bu kapsamda içinde davalı şirket yöneticisinin de bulunduğu sanıklar hakkında Yozgat 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2006/253 E. sayılı davasında ihraç edilecek hisse senetlerinin SPK'ya kaydettirilmesi aşaması tamamlanmadan halka arz işlemine başlandığı, pay bedellerinin usulsüz tahsil edildiği belirlenerek mahkumiyet kararı verilmiş, Yargıtay 7. CD'nin 13.06.2007 tarihli ilamı ile onanmış, Yozgat 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2006/121 esas sayılı dosyasında SPK'dan izin alınmadan hisse senetleriyle ilgili aracılık faaliyetinde bulunulduğu iddiasıyla dava açılmış, sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararları Yargıtay 7. CD'nin ilamı ile zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmış, yine usulüne uygun olarak defterlerin tutulmaması nedeniyle davalı şirket yöneticisi hakkında mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin kurulabilmesi için sözleşme ehliyeti, hukuka, ahlaka, adaba uygunluk, ifa imkansızlığının bulunmaması, irade ile beyan arasında uyum, geçerlilik şeklinin arındığı hallerde bu şekle uygunluk gerekmekte olup, bu unsurlardan birinin eksikliği halinde ortada irade açıklaması bulunmasına rağmen, bu irade bir borç doğurmayacaktır. (Bkz. Prof Dr. Ahmet Kılıçoğlu Borçlar Genel Hukuku Genel Hükümler, 2. baskı, sayfa 50) Mülga 818 Sayılı BK'nın 28. madddesine göre hile, diğer tarafta sözleşme yapma düşüncesini uyandıran ya da bu düşünceyi güçlendiren gerçeğe aykırı eylem ve davranışları ifade eder. Hile nedeniyle sözleşmenin geçersiz sayılabilmesi için kişide aldatma kastının bulunması gerekir. Buna göre kişinin ileri sürdüğü ya da açıklanan zorunluluğu bulunmadığı halde susmuş olduğu nitelikler, karşı tarafı sözleşme yapmaya ikna etme veya sözleşme düşüncesini pekiştirme amacıyla ortaya konulmuş olmaktadır. Kişi bu eylem ve davranışlarda bulunmasaydı diğer tarafın bu sözleşmeyi yapmayacağı bilinç ve düşüncesinde olmalıdır. Aldatma kastında, kişiyi gerçek dışı eylem ve davranışlarda bulunmak suretiyle sözleşme yapmaya ikna etme düşüncesi vardır. Bir başka ifadeyle, sözleşmenin yapılması ile aldatma eylemi arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Hileye uğrayan kişinin iradesi sakatlanmıştır. Bu nedenle sözleşmeyi iptal etme hakkına sahiptir. Sözleşmenin iptali halinde tarafların aldıklarını iade yükümlülüğü doğacaktır.Somut olayda, mahkemece alınan kök ve ek bilirkişi raporu doğrultusunda yukarıda yazılı gerekçe ile davalı Y. Holding A.Ş. ve D.. U.. hakkındaki dava ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ise de, öncelikle davacının sahih bir şekilde davalı şirkete ortak olup olmadığının belirlenmesi gerektiğinden mahkemece bilirkişi kuruluna davalının tüm ticari defter ve kayıtları ve ayrıca hisse devir tarihlerinden dava tarihine kadar davalı şirketin yapmış olduğu genel kurullara ait tutanaklar ve hazirun cetvelleri incelettirilmek suretiyle davacıya verilen hisse senedinin bir değerinin bulunup bulunmadığı, bu hisselerin davalı şirketin sermayesinde temsil edilip edilmediği, davacının hisse devir aldığı şirketlerin devir tarihi itibariyle davalı şirkette ortak olup olmadığı, genel kurullarda sermayenin ne şekilde temsil edildiği hususlarının yeterince ve denetime elverişli bir şekilde açıklığa kavuşturulması gerektiği açıktır. Bu bağlamda mahkemece davacının hisse devraldığı kişilerin paylarının davalı şirketin sermayesi içinde temsil edilip edilmediği, hisse devreden kişilerin devir tarihi itibariyle hisselerini devrettiği şirketin ortağı olup olmadığı yeterince incelenmediği gibi, davalı şirketin sicil dosyaları tümü ile dosyaya ibraz edilmediğinden belirtilen hususun denetimi de yapılamamıştır.Nitekim Dairemizden geçen emsal dosyalarda, Dairemizin bozma ilamları sonrası alınan bilirkişi kurulu raporlarında şirket muhasebe kayıtlarında davacının pay sahibi olduğuna ilişkin bir kayda rastlanılmadığı, defterlerin mevcut durumu nazara alındığında pay sahipliği durumunun şirket kayıtlarından tespit edilemeyeceği belirlenmiştir.Bu itibarla, mahkemece bilirkişi kuruluna, davalının tüm ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak, davalı şirketin devir tarihleri itibariyle sicil dosyaları ile davalı şirket yöneticileri hakkındaki ceza dosyalarının birer suretleri getirtilerek, davacıya devredilen hisselerin davalı şirketin sermayesinde temsil edilip edilmediği, davacının söz konusu hisseleri devraldığı şirketlerin devir tarihi itibariyle davalı şirketlere ortak olup olmadığı, genel kurullarda sermayenin ne şekilde temsil edildiği hususları açıklığa kavuşturularak, bu inceleme sonucunda davacının ortaklığının sahih olmadığı anlaşıldığı taktirde, davacının zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durularak, haksız fiil, hile ve aldatma olgusunun tespiti yapılırken de yukarıda bahsi geçen SPK, TBMM ve MASAK raporları, davalı şirketin yöneticileri hakkındaki ceza dosyaları, bu dosyalardaki tanık beyanları da nazara alınarak, her bir davalının hukuki durumu buna göre tayin ve takdir edilerek, sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken belirtilen yönler yeterince tartışılmadan düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.3-Davacı vekilinin dahili davalı Y. Gıda San. ve Tic. A.Ş. hakkında davanın kısmen reddine yönelik kurulan hükme ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, dava dilekçesinde davalı olarak yalnızca D.. U.. ve Yimpaş Holding A.Ş. gösterilmiş olup, HMK 124. maddesindeki şartlar da bulunmadığı halde hakkında usulünce açılmış bir dava bulunmayan Y. Gıda San. ve Tic. A.Ş. dahili dava dilekçesine istinaden kararda davalı olarak gösterilerek hakkında kısmen red kararı verilmesi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle dahili davalı Y. Gıda San. ve Tic. A.Ş.'nin temyiz isteminin HUMK'nın 432/4 ncü madde hükmü uyarınca REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, temyiz harcı dahili davalı Y. Gıda San. ve Tic. A.Ş.'den peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 16/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.