MAHKEMESİ : İZMİR 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 05/06/2013NUMARASI : 2013/11-2013/264Taraflar arasında görülen davada İzmir 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/06/2013 tarih ve 2013/11-2013/264 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkil ile davalı şirketin R.. Lojistik Hizmetleri Taşımacılık Turizm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.nin %50'şer hisseye sahip kurucu ortakları olduğunu, mevcut sözleşme gereği yükleme boşaltma yapıldığını, toplam 1.075.826,97 USD'lik alacağa karşılık 16.02.2007 ila 30.04.2010 tarihleri arasında 683.069 TL karşılığı 527.057,60 $ ödeme yapıldığını, bakiye 548.868 USD karşılığı 1.015,406 TL müvekkilinin alacağı kaldığını, alacağın tahsili için icra takibi yapıldığını, davalı tarafından kötü niyetli yapılan itirazın haksız olduğunu iddia ederek, haksız ve dayanaksız itirazın iptaline, takibin devamına alacağın %40'ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; davacı yanın davasına dayanak yaptığı sözleşmenin adi bir sözleşme olup, kimin adına ne amaçla yapıldığının resmi olarak sabit olmadığını, davacı şirketin R.. şirketinden hak ettiği kardan fazlasını aldığını, davacı şirketin dava dışı R.. şirketinin alacağı olması bir yana bu şirkete 160.000 TL borcu olduğunu, bu hususun banka kayıtları ve ticari defterlerle sabit olduğunu, davanın muhatabının R.. Şirketi olduğunu, ödemeleri yapanın da yükleme boşaltmayı yapanın da R. Şirketi olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkil şirketin temerrüde düşürülmediğinden davacı yanın faiz isteminin dayanaksız olduğunu ve reddinin gerektiğini savunarak öncelikle müvekkil şirket yönünden husumet nedeniyle ve esastan reddine, davacı aleyhine %40'dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, dosyaya ibraz edilen 20.04.2007 tarihli sözleşmeyi imzalayan R. G.. davacı H.. D..'in ise davalı şirket temsilcileri oldukları ve bu şirketler adına bu sözleşmeyi imzaladıkları, dilekçe anlatımında davacı ve davalı şirketin Radem Lojistik Hiz. Taşımacılık Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti'nin %50, %50 ortakları olduğu, R.. Şirketinin temsilcisi olarak imzaladıklarına dair sözleşme üzerinde herhangi bir ibarenin mevcut olmadığı, R.. Şirketinin temsilcisi olarak sözleşmeyi imzalamadıkları, sözleşmede imzası bulunan davacı ve davalı şirketlerin 6102 sayılı Kanun'un 580,581 maddesi kapsamında oluşturulan sermayesi ve 601 ve 602. maddesine göre ortaklara esas sermaye payının geri verilemeyeceği, ortakların sermaye borcundan ibra olunamayacağı ve şirket borç ve yükümlülükleri dolayısıyla sadece mal varlığı ile sorumlu olmasına ilişkin hüküm kapsamı dikkate alındığında, 3.kişi durumunda bulunan R.. Lojistik Hizm. Taşımacılık Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin malları üzerinde tasarruf yetkileri bulunmadığından ve ortakların ortaklık paylarını 3.kişi durumundaki R..Lojistik Hiz. Taşımacılık Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.'ni dışlayarak tasarruf etmeleri söz konusu olmadığından davacı lehine oluşmuş muaccel bir alacağın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda yazılan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Tarafların ortağı bulunduğu dava dışı R.. Limited Şirketi iki ortaklı olup, davanın tarafları olan ortaklar aralarında davaya dayanak yapılan 20.04.2007 tarihli protokolü imzalamışlardır. Söz konusu protokol, dava dışı şirketin tüm ortaklarının imzasını taşıdığından geçerli olup mahkemenin kabulünün aksine sözleşme içeriğinde sözleşmenin geçersiz bulunmasını gerektirecek hükümler mevcut değildir. Zira, protokol bir bütün olarak değerlendirildiğinde, protokol altında imzası bulunan kişilerin aynı zamanda işbu davanın tarafı olan şirketlerin temsilcileri oldukları ve bu şirketleri bağlayıcı biçimde protokolün düzenlendiği göz önüne alındığında protokol altında imzası bulunan kişilerin temsilci olduklarının belirtilmemesi protokolün geçersizliği ve bu protokolün şirketleri bağlamayacağı sonucunu doğurmayacaktır. Bu nedenlerle, mahkemece protokolün geçerli olduğu nazara alınıp protokol hükümleri gereğince uyuşmazlığın çözümü gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.