MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 27/12/2013NUMARASI : 2012/168-2013/335Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27/12/2013 tarih ve 2012/168-2013/335 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 15/09/2015 günü hazır bulunan davalı vekili Av. S.. T.. ile davacı vekili Av. C. K. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, BDDK'nın 27.10.2000 tarihli kararı ile B. K. TAŞ'ın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin Fon'a devredildiğini, adı geçen banka tarafından genel müdürlük binası olarak kullanılan taşınmazın 30.06.2001 tarihinde tahliye edildiğini, aynı taşınmazın 3,4 ve 5. katlarının ise fiilen söz konusu bankanın iştirakı olan K.Yatırım Menkul Değerler A.Ş. tarafından kullanılmaya devam olunduğunu, bu şirketin 29.01.2003 tarihinde taşınmazı tahliye ettiğini ve tahliyeden sonra taşınmazın mülk sahibine teslim edilebildiğini, mülk sahibi olan V.Genel Müdürlüğü'nün, el konulan bankanın devredildiği O. A.Ş. ile Fon aleyhine 01.07.1999-07.02.2003 dönemi için ecrimisil davası açtığını, mahkemece davanın kabulü ile toplam 2.376.849 TL tutarındaki ecrimisilin davalılardan tahsiline karar verildiğini, kesinleşen bu karar nedeniyle müvekkilinin ecrimisil bedelini Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne ödediğini, ödenen miktar nispetinde müvekkili kurumun zarara uğradığını, K. Yatırım Menkul Değerler A.Ş'nin genel müdürü olan davalının, şirketin herhangi bir kira sözleşmesine dayanmadan fuzuli şagil olarak taşınmazda faaliyet göstermesine izin verdiğini, söz konusu ihtilafla ilgili olarak herhangi bir işlem yapmadığını, şirketin 2000-2002 yıllarına ilişkin faaliyet raporlarında kiralarla ilgili hiçbir kayda rastlanmadığını, müdürlük görevinin gerektirdiği dikkat ve özeni göstermeyen davalının oluşan zarardan sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, 3.266.422 TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, 31.08.2000 ile 29.08.2002 tarihleri arasında K. Yatırım Menkul Değerler A.Ş'de genel müdürlük yapan müvekkilinin iddia olunan zarardan sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, mülga 6762 sayılı TTK'nun 309. maddesinde, yönetim kurulu üyeleri ve müdürler aleyhine açılacak sorumluluk davaları açısından özel zamanaşımı sürelerinin öngörüldüğü, bu kapsamda bu tür davaların, zararın ve mesul olan kimsenin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vuku tarihinden itibaren 5 yıl içinde açılmaması halinde zamanaşımına uğrayacağı, somut uyuşmazlığa da bu hükmün uygulanmasının gerektiği, dava konusu edilen alacağın Fon alacağı niteliğinde olmaması nedeniyle Bankacılık Kanunu'nda düzenlenen 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanamayacağı, davalının genel müdürü olduğu şirketin kira vermeksizin taşınmazı kullanması eylemine dayalı olarak işbu davanın açıldığı ve bu eylemin de 29.01.2003 tarihinde sonlandığı gözetildiğinde dava tarihi itibariyle beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davanın, yönetimine el konulan banka ile aynı binada faaliyet gösteren ve el konulan bankanın iştiraki olan dava dışı anonim şirketin ecrimisil borcunun ödenmesinden kaynaklandığı ileri sürülen zararın, söz konusu şirketin müdüründen tahsili için açılmasına ve bu hali ile fon alacağı niteliğinde bulunmayan dava konusu alacağa 5411 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasının mümkün olmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davalı vekilinin temyiz itirazının incelenmesine gelince; 5411 sayılı Kanun'un 133. maddesinde, faaliyet izni kaldırılan bankaların ortakları, yönetim kurulu üyeleri ve denetçileri aleyhine açılan sorumluluk davalarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş ve son fıkrasında da bu madde kapsamında açılan davalarda, vekalet ücretinin maktu olarak belirleneceği düzenlenmiştir. Somut olayda, davalının, faaliyet izni kaldırılan dava dışı banka ile yukarıda açıklanan biçimde bir ilişkisi bulunmadığından davanın anılan madde kapsamında kalmadığı gözetilerek davanın reddi nedeniyle davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, temyiz eden davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına mahal olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 15/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.