MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 24/01/2013NUMARASI : 2009/492-2013/18Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/01/2013 tarih ve 2009/492-2013/18 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ..tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, asıl ve birleşen davada, davalı şirketin ürettiği ekmeklerin sepetlenmesi ve büfelere dağıtımı işi ile ilgili müvekkili şirket ile davalı şirket arasında sözleşmeler imzalandığını, müvekkilinin sözleşmeyi ihlal edildiğinden bahisle hakedişlerinden ceza kesintileri yapıldığını, ancak bu kesintilerin haksız olduğunu, ayrıca hakedişlerinin sözleşmede belirtilen ödeme tarihlerinden geç ödendiğini bu nedenele % 5 vade farkı ödemesi gerektiğini ileri sürerek asıl davada 8.800 TL ceza kesintisinin ve 21.09.2008 - 30.06.2009 tarihleri arsındaki döneme ilişkin 51.359,26 TL vade farkı ve temerrüt faizi alacağının, birleşen 2009/804 Esas sayılı davada 7.680 TL ceza kesintisinin ve 13.07.2009-21.12.2009 tarihleri arsınaki döneme ilişikin 9.108 TL vadev farkı ve temmerüt faizi alacağının, birleşen 2010/179 Esas sayılı davada 25.040 TL ceza kesintisnin ve 21.12.2009-17.03.2010 tarihleri arasındaki döneme ilişkin 18.839 TL vade farkı ve gecikme faizi alacağının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, asıl ve birleşen davada, davacıya kesilen cezaların haklı olduğunu ancak davacıdan kesilen cezalara ilişkin herhangi bir tahsilat yapılmadığını, davacının dava konusu edilen tutarların da dahil olduğu hakedişlerinin tahsili için icra takibi başlattığını ve itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını, takibe dava konusu cezalar nedeniyle itiraz edilmediğini, davacının vade farkı talep edemeyeceği, bu konuda sözleşmede hüküm bulunmadığı gibi taraflar arasında bu yönde bir uygulmanın bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen 2. birlikişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının davalıya gönderdiği faturlarda gecikme haline % 5 vade farkının uygulanacağının yer alsada taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde vade farkına ilişkin düzenleme bulunmadığından davacının vade farkı talep edemeyeceği, asıl davada 4.400 TL, birleşen 2009/804 Esas sayılı dosyada 7.680,00 TL, birleşen 2010/179 Esas sayılı dosyada 5.008,00 TL ceza kesintisinin haksız olduğu, her ne kadar davacı dava konusu ceza kesintilernin içinde bulunduğu alacağının tahsili için başlattığı takibe itiraz sonucu itirazın iptali davası açılmışsa da davacının davalıdan 158.510,49 TL alcaklı bulunduğu ve bunun ödenmediği, haksız olduğu tespit edilen ceza kesintilerinin dava tarihinden itibaren işyelecek faiziyle tahsiline karar verildiğinde mükerrer tahsilatın söz konusu olmayacağı, kaldı ki bunların itirazın iptali davasında da dikkate alınabileceği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile 4.440,00 TL ceza kesintisinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, fazlaya ilişkin tüm istemlerinin reddine, birleşen 2010/179 Esas sayılı davanın kısmen kabulü ile 5.008,00 TL haksız ceza kesintisinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline, fazlaya ilşikin istemin reddine, birleşen 2009/804 Esas sayılı davanın kısmen kabulü ile 7.680,00 TL ceza kesinitisinin haksız olduğu gerekçesiyle davacının anılan miktarda davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı taraf, asıl ve birleşen davalarda, davalının, hak edişlerinden ceza kesintileri yaptığını ileri sürerek, kesildiğini iddia ettiği hak ediş bedellerinin tahsili için asıl ve birleşen davaları açmıştır. Yargılama sırasında davalı taraf, davacının asıl ve birleşen davalara konu ettiği alacağını, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/240 Esas sayılı dava dosyasında da dava konusu ettiğini ve aynı alacak için itirazın iptali davası açtığını savunmuş, davacı da, 11/05/2011 tarihli dilekçesinde Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde açtığı davada konu ettiği alacağının içinde işbu davalara konu ettiği alacağının da bulunduğunu beyan etmiştir. Dosya kapsamında da Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin anılan dosyasında davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının asıl ve birleşen davalarda dava konusu ettiği alacağı, aynı zamanda başka bir dava dosyasında dava konusu ettiği ve bu davanın da kabulüne karar verilmiş olduğu ve ayrıca davacıdan bunların dışında kesinti yapılmadığı anlaşıldığından asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, işbu dava dosyası ile birleşen Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/804 Esas sayılı dosyasında alacak davası açıldığı halde mahkemece menfi tespit davası olduğu kabul edilerek menfi tespite hükmedilmesi de doğru olmamış kararın bu nedenlerle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlere davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 51,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davalarda davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden asıl ve birleşen davalarda davalıya iadesine, 14/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.