Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9150 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13189 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen .../01/2016 tarih ve 2015/145-2016/... sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, ...'de faaliyet gösteren müvekkili şirkette davalı ... işveren vekili olarak atandığını, bu davalının ...'ı işe aldığını, önemli bir müşterinin işinde gerekli özeni göstermedikleri için müşteriyi kaybettiklerini ve ...'ı işten çıkardıklarını, ancak sonradan tespit ettikleri üzere davalıların müvekkil şirketin adresinde aynı logo altında davalı şirketi kurdukları ve müvekkil şirket ile arasında organik bağ varmış gibi gösterilerek müşterilerinin çalındığını, iş tekliflerinin bu şekilde alındığını ve haksız kazanç elde ettiklerini, haksız rekabette bulunduklarını ileri sürerek haksız rekabetin tespiti ile menine, 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davacı şirketin ortakları tarafından müvekkili ...'a birlikte çalışmak için teklif götürdüğünü, bağımsız çalışan müvekkili ile ilgili haksız ithamlarda bulunduğunu, kendi adına şirket kurma istemini davacıya ilettiğini, bilgisi dahilinde müvekkili şirketin kurulduğunu, iddiaların yersiz olduğunu, müvekkillerinin haksız rekabette bulunmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı ...'ın davacının çalışanı olduğu, iş akdi devam ederken eşi ile davalı ... ....'ın davalı şirketi kurduğu, bu şirketin davacı şirketin adresinde faaliyet gösterdiği, 2014 Haziran ayından itibaren davalı şirketin davacının müşteri çevresini kullanarak haksız kazançlar elde ettikleri, davalı ...'ın iş akdinin 2014 yılı Kasım ayında feshedildiği iddia edildiği, bu durum karşısında, davalı ...'ın davacı ile aralarında olan hizmet sözleşmesini ve özellikle sadakat yükümlülüğüne uymadığı, o halde İş Kanunu'na göre işçi sayılan kimseler ile işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu'na dayalı her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözümünde iş mahkemesinin görevli olacağı, her ne kadar diğer davalılar ile davacı arasında hizmet sözleşmesi mevcut değil ise de davalı işçi hakkında dava dilekçesinde belirtilen eylem ve işlemlerin diğer davalılar ile birlikte işlediklerinin ileri sürülmesi, tüm davalılar aleyhine açılan davalar arasında bağlantı bulunması, usul ekonomisi ilkesi, doğru sonuca ulaşma bakımından kanıtların bir bütün olarak incelenmesinde yarar olduğu gerekçesiyle davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine, talep halinde dosyanın görevli ... Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir....-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına, davacı ile davalılardan ... arasında hizmet akdinin bulunmasına göre taraf vekillerinin davalı ... yönünden tesis edilen hükme yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. ...- Dava haksız rekabetin tesbiti ve men'i ile maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Haksız rekabet, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 55 vd. maddeleri ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 444 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup 6102 sayılı Yasa'nın .../...-a,c maddeleri gereğince Haksız rekabetten doğan davalar ticari davadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ... maddesinde de Asliye Ticaret Mahkemelerinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu düzenlenmiştir. Mülga 1086 sayılı HUMK 45/... maddesi gereğince aynı mahkemede görülmekte olan davaların birleştirilebilmesi için davalar arasında HUMK 45/... maddesi anlamında "bağlantı" bulunması yeterli iken dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK 106/... maddesi ile davalar arasında bağlantı bulunmasının yanı sıra hukuk mahkemelerinin de aynı düzey ve sıfatta olması gerektiği öngörülmüştür. Davalılar ..., ... ve ... ... ..... Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın ticari dava olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Adı geçen davalılar aleyhindeki davanın, diğer davalı ... aleyhinde açılan ve iş mahkemesinin görev alanına giren dava ile birleştirilebilmesi, tüm davalılar aleyhindeki davanın iş mahkemesinde görülebilmesi için 6100 sayılı HMK 166/... maddesinde ifade edildiği üzere her iki mahkemeninde aynı düzey ve sıfatta bulunması zorunludur. Oysa iş mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemeleri değildir. Bu halde davalılar ..., ... ve davalı şirket aleyhindeki davaya devamla işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken HMK 166/... maddesi hükümlerinin gözardı edilmesi suretiyle adı geçen davalılar yönünden de yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (...) no.lu bentte açıklanan nedenle taraf vekillerinin davalı ... Yönünden tesis olunan hükme yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile adı geçen davalı yönünden hükmün ONANMASINA (...) no.lu bentte açıklanan nedenle taraf vekillerinin diğer davalılar yönünden tesis olunan hükme yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün diğer davalılar yönünden BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istekleri halinde temyiz eden tarafların iadesine, 28/.../2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.