Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 912 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 288 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/11/2011 tarih ve 2010/656-2011/848 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve ... vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili asıl davada, davalılardan ...’nun maliki, davalı ...’ın sürücüsü ve davalı şirketin işleteni bulunduğu otobüs ile diğer davalıya ait traktörün çarpması sonucu meydana gelen kazada otobüste yolcu olan müvekkilinin yaralandığını ileri sürerek, şimdilik (10.000.000.000) TL maddi ve (20.000.000.000) TL manevi tazminatın temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, daha sonra sunduğu ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini (86.501.028.306)TL’na yükseltmiştir.Davalı ... davaya yanıt vermemiş, diğer davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.Davacı vekili, birleşen davada davalı ...’nun işleteni olduğu otobüste yolcu iken meydana gelen kazada müvekkilinin sakatlanmış olduğunu, ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/137 Esas sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporunda tespit edilen tazminat miktarı nedeniyle, 6.131,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini istemiş; davalı ... vekili birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl davanın kısmen kabul, kısmen reddine; birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davada davalı ... ve asıl davada davalılardan ... vekili temyiz etmiştir.1-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. HMK’nın 382. ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle, hükmün açık, anlaşılır, şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesinin ihlal edilmiş olması sebebiyle kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas 1992/4 sayılı Kararı’nda da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.Somut olaya gelindiğinde, mahkemece 02.11.2011 tarihli oturumda verilen kısa kararda davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddine; davacının birleşen dosyadaki davasının reddine dair hüküm kurulmuş iken, gerekçeli kararda davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddine, 74.224,24 TL maddi tazminatın ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Bu şekilde kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişkiye yol açılması doğru olmadığından kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre de, bir kısım davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davalı ... ve asıl davada davalılardan ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.