Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 899 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10245 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 05/03/2013NUMARASI : 2010/213-2013/98Taraflar arasında görülen davada Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05.03.2013 tarih ve 2010/213-2013/98 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, 10/02/2010 olağanüstü ve 26/02/2010 tarihli olağan genel kurulda alınan kararların ana sözleşmeye ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, red oyu kullanarak muhalefetini tutanağa yazdırdığını ileri sürerek; 10/02/2010 tarihli genel kurulun 3, 26/02/2010 tarihli genel kurulun 3, 4, 5, 6 ve 7 nolu maddelerinde alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının kötü niyetli olarak her genel kurul sonrası dava açtığını, buna ilişkin pek çok mahkemede dava görüldüğünü, davacının sermaye artırım bedellerini ödememesinden, şirkete kayyım atanmasını istememesinden kötü niyetin anlaşılabileceğini, dava konusu genel kurullarda alınan kararların yerinde olduğu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına, toplanan delillere ve düzenlenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin 10/02/2010 tarihli genel kurulunun 3. nolu maddesinde alınan karar ile, 26/02/2010 tarihli genel kurulun 4. ve 5. maddelerinde alınan kararların iptaline, diğer maddelere yönelik olarak açılan davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibralarında oy kullanamayacak olmalarına ve yönetim kurulu üyelerinin oyları çıkarıldığında yeterli nisabın sağlanamaması nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin ibralarının iptal edilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.2- Mahkemece, denetim kurulu üyesinin ibrasının da gerekli nisabın sağlanmaması nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Ancak yönetim kurulu üyeleri birbirlerinin ibralarında oy kullanamaz iseler de, yönetim kurulu üyelerinin ibralarında denetçiler ve denetçilerin ibralarında da yönetim kurulu üyeleri ibra için oy kullanabilirler. (Gönen Eriş- Açıklamalı- İçtihatlı Türk Ticaret Kanunu, 3. Baskı, sayfa: 2138; Paroy-Tekinalp-Çamoğlu Ortaklıklar ve Kooperatifler Hukuku, 11.Baskı, sayfa: 587-589) Somut olayda, karara muhalif kalan davacı M.. U..’un 341 oya sahip olduğu ve ibra edilmeme yönünde oy kullandığı, diğer tüm ortakların ise yönetim kurulu üyelerinin ve denetçinin ibrasında olumlu oy kullandıkları göz önüne alındığında, denetçinin ibrası yönünden yeterli nisap sağlanmıştır. Bu durumda mahkemece iptaline karar verilen 5. maddenin denetim kurulu üyesinin ibrası yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, 5. maddenin tamamının iptali doğru olmamış, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.