Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8851 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15813 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 30/04/2014NUMARASI : 2013/227-2014/137Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/04/2014 tarih ve 2013/227-2014/137 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin esas sözleşmesi uyarınca müvekkilinin imtiyazlı paya sahip olup, imtiyaz nedeniyle pay sahibine yönetim kurulunda temsil hakkı tanındığını, buna rağmen müvekkilinin katılımı olmaksızın Yönetim Kurulu kararı ile de olağanüstü genel kurul toplantısı yapıldığını bu toplantıda esas sözleşmeye aykırı, imtiyazlı pay sahiplerinin hakalarını ihlal eden esas sözleşme değişiklikleri yapıldığını ve akabinde yapılan 23.01.2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısıyla da davacı müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğine son verildiğini ileri sürerek, 23.01.2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların iptali ile terkinine ve icrasının geri bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin 23.01.2013 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında yönetim kurulu Üyelerinin tespitini teminen tek gündem maddesi ile usul-yasaya uygun surette toplandığı ve hissedarların gördüğü lüzum üzerine, mevcut yönetim kurulu üyelerinin yerine yeni üye seçimi yapıldığını, YK üyelerinin pay sahibi olma zorunluluğuna iilişkin kuralın 6102 sayılı yeni TTK ile kaldırıldığını, davacının hissedar sıfatıyla uğradığı hiçbir zararının ve ihlal edilen hiçbir hakkının bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin esas sözleşmesinin 8. maddesinin şirketin yönetim kurulu üyelerinin TTK hükümleri dairesinde hissedarlar arasından seçileceği hükmünü içermekle 6762 sayılı eski TTK'nun 312/2. maddesine atıf yapıldığı, ancak eski TTK 312/2. maddesinde yer alan yönetim kurulunun hisse sahibi olanlardan seçilmesi zorunluluğunun yeni TTK ile kaldırıldığından davalı şirketin esas sözleşmesindeki 8. maddesinde yer alan Yönetim Kurulu üyelerinin TTK hükümleri dairesinde hissedarlar arasından seçilir ifadesinin hükümsüz kaldığı, Genel Kurul tutanaklarında davacı B Grubu pay sahibi olarak her ne kadar toplantı divanı başkanına sunduğu yazı ile Yönetim Kuruluna üye seçimine aday gösterme imtiyazına sahip olduğunu belirtmiş ise de; YK üyeliğine herhangi bir aday önermediği, Yönetim Kuruluna aday gösterme imtiyaz hakkını kullanmadığı bu haliyle davalı şirketin 23.01.2013 tarihli olağanüstü genel kurul kararının kanuna ve esas sözleşmeye aykırılık oluşturmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.Davalı şirketin 11.11.2011 tarihinde yapılan genel kurulunda, yönetim kurulu ve süresine ilişkin esas sözleşmenin 8. maddesinin kısmen değiştirildiği, bu değişiklik üzerine 23.11.2013 tarihinde yapılan genel kurulda, yönetime dışardan yönetim kurulu üyesi seçildiği 11.11.2011 tarihli Genel Kurul Kararının 6, 7, 8, maddelerinin iptali için Bakırköy 17. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/162 esas sayılı dosyası ile iptal davası açıldığı dosya kapsamıyla anlaşılmıştır.Davalı, şirketin esas sözleşmesinin önceki ve değişik 8. maddesi ancak hissedarların Yönetim Kuruluna seçileceğini öngörmektedir. Anonim Ortaklık'da esas sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmalarının zorunlu kılınmasının önünde bir engel yoktur. (Doç. Dr. Nejla Akdağ Güney, Anonim Şikret Yönetim Kurulu, Sayfa 25). Ayrıca 6102 sayılı TTK m.359 tahdidi hüküm niteliğinde değildir. Bir konu tahdidi bir şekilde düzenlenmediği sürece, konu hakkında tamamlayıcı nitelikte esas sözleşme hükümleri kararlaştırılabilir. Bu nedenle yönetim kuruluna seçilecek kişilerde esas sözleşme ile Kanun'un aradığı nitelikler dışında başka nitelikler de aranabilir. Örneğin pay sahibi veya asgari belli bir paya sahip olma gibi. Bu niteliklere ilişkin esas sözleşme hükümleri TTK'nın 359. maddesini tamamlayan sözleşme hükümleri olarak değerlendirilmelidir. Bu düzenlemeler TTK'nın 340. maddesine de aykırılık oluşturmaz (Doç. Dr. Raif Karasu, Anonim Şirketlerde emredici hükümler ilkesi, 2. bası, sayfa 150). Bu durum karşısında Yönetim Kuruluna seçileceklerin pay sahibi olmaları zorunluluğunu düzenleyen esas sözleşme hükümleri yeni TTK'nun uygulandığı dönemde de geçerlidir. Bu nedenle 6762 sayılı TTK'nun 312/2. maddesine atıf yapıldığı ve bu maddedeki Yönetim Kurulu üyesinin pay sahibi olma zorunluluğunun yeni TTK ile kaldırıldığı gerekçesiyle bu kısma yönelik davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.2- Davalı Şirketin esas sözleşmesinin eski 8. maddesi ile Yönetim Kuruluna seçilecek üyelerin, hisse guruplarının göstereceği namzetler arasından seçileceğine ilişkin kısmı, değişik 8. madde ile kaldırılarak, şirkete hissedar olan tüzel kişilerin temsilcileri olan gerçek kişilerin yönetim kuruluna üye seçilebileceği, ancak hissedar olan tüzel kişinin bir temsilci gösterme hakkının mevcut olduğu şekline dönüştürülmüştür. Bu değişik kısma ilişkin genel kurul kararlarının iptali için açılmış dava bulunmaktadır. Bu maddenin değişikliğine karşı açılan davada, değişikliğin imtiyazın kaldırılması sonucunu doğurup doğurmadığı değerlendirilerek, varılacak sonuca göre kararın butlunla malül olduğunun tespiti veya iptali yönünde karar verilmesi durumunda hükmün bu dosyadan verilecek karara etkili olacağı anlaşılmakla, Bakırköy 17. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2013/162 E. Sayılı dosyasının sonucunun beklenmemesi de doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1 ve 2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07/07/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.