Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8811 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11734 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen .../.../2014 tarih ve 2013/111-2014/394 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; müvekkiline ait ... İlçesi .... ....'nde bulunan gayrimenkul üzerinde dava dışı ... ....’ın davalı ...Ş. acenteliği nedeniyle ipotek tesis edildiğini, dava dışı .... ... ile .... A.Ş. arasındaki acentelik sözleşmesinin feshedildiğini ve .....A.Ş’nin .... ....aleyhine 58.706,65 TL’lik alacak davası açtığını haricen öğrendiklerini, müvekkili tarafından 58.706,65 TL’nin bildirilecek bir banka hesap numarasına yatırılmaya hazır olunduğu hususunun davalıya ihtaren bildirildiğini ancak davalı tarafın ihtara cevap vermemesi üzerine sulh hukuk mahkemesinden tevdi mahalli tayini kararı alındığını ve bu karar doğrultusunda 58.706,65 TL’nin tevdi mahalline yatırıldığını, buna rağmen davalı tarafından gayrimenkul kaydındaki ipoteğin kaldırılmadığını, davalı tarafın bu tutum ve davranışının iyi niyet ilkesine aykırı olduğunu ileri sürerek müvekkilinin gayrimenkulü üzerine tesis edilen ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; dava konusu ipoteğin 100.000,00 TL bedelli acentelik borcu için tesis edilen bir teminat ipoteği olduğunu, ipoteğin fekkinin haklı olabilmesi için 100.000,00 TL’nin müvekkiline ödenmesinin şart olduğunu, oysa davacı tarafından tevdii mahalline sadece 58.706,65 TL ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacıya ait gayrimenkul üzerine ..... ...... adına ipotek tesis edildiği, ....A.Ş. tarafından sözleşmenin feshedildiği ve .... ..... aleyhine alacak davası açıldığı, açılan davanın davacı tarafından öğrenilmesi üzerine ..... A.Ş’nin talep etmiş olduğu 58,706,65 TL’nin ödenmeye hazır olduğunun bildirildiği, davalının cevap vermemesi üzerine 04/05/2010 tarihinde tayin edilen tevdi mahalline 58,706,65 TL’nin yatırıldığı, bu süre zarfında davalının hareketsiz kalarak anılan borçtan davacı tarafı haberdar etmemesi nedeniyle sürekli işleyen faizden üçüncü kişi durumda bulunan ve kendi imkanları ile mevcut durumu öğrenen davacının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile gayrimenkul üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. .Dava, üçüncü kişi tarafından imzalanan acentelik sözleşmesinin teminatı olarak verilen ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir. Ancak, dava konusu ipotek, dava dışı ........ ile davalı ... şirketi arasında imzalanan acentelik sözleşmesinden dolayı ........’ın doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak davalı lehine tesis edilmiştir. Davalı ... şirketi tarafından acentelik sözleşmesi feshedilerek ....09.2009 tarihinde ........ aleyhine ... ..... Asliye Ticaret Mahkemesi'nde 58.706,65 TL’lik alacak davası açılmıştır. Davanın açılması sonrasında ... ipoteğin kaldırılması karşılığında bu bedeli ödemek istemiş ancak davalının cevap vermemesi üzerine tevdi mahalli tayin ettirerek 58.706,65 TL’yi 04.05.2010 tarihinde tevdi mahalline yatırmıştır. Oysa, dava konusu ipotek, asıl borçlunun doğmuş ve doğacak tüm borçlarının karşılığı olarak verildiği için alacak miktarının belirlendiği .../09/2009 tarihinden tevdi mahalline paranın yatırılma tarihi olan 04/05/2010 tarihine kadar geçen süre içerisinde işleyen faizden de ipotek borçlusu sorumlu olacaktır. Nitekim, sigortacı tarafından asıl borçlu acente aleyhine açılan davada da bozmaya uyularak verilen karara esas bilirkişi raporunda da, tevdi mahalline yatırılan tutarın acentenin sigortacıya olan ana para ve faizden mürekkep borcunun sadece bir kısmını karşıladığı belirlenmiş olup acente borcunun tümüyle sonlanmadığı, 818 sayılı BK'nın 68 ve 84. maddeleri gözetildiğinde alacaklı kısmi ödemeyi kabule zorlanamayacağından dava tarihi itibariyle ipoteğin kaldırılması talebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne hükmedilmesi doğru olmamış, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, .../.../2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.