MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasındaki genel kurul kararının iptaline ilişkin davada mahkemece verilen tarih ve numarası yukarıda yazılı davanın esastan reddine dair kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından 31.8.2016 tarihli dilekçe ile istenilmiş ise de, mümeyyiz davacı vekilinin bilahara sunduğu 17.10.2016 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiğini bildirmesi üzerine mahkemece verilen 5.12.2016 tarihli karar ile bu kerre davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olup, bu haliyle Dairemize gönderilen dava dosyası içerisindeki tüm kağıtlar okundu, gereği görüşülüp düşünüldü. 1- Yargıtay İBK’nun 11.04.1940 gün ve 70 sayılı kararının gerekçesi ve aynı gerekçeye dayalı olarak verilen HGK’nun 21.11.1981 gün ve 1981/2-551 sayılı kararında vurgulandığı üzere, mahkemeler kanunda gosterilen istisnalar dışında kendi hükümlerini kendileri kaldıramazlar ve/veya önceki hükmü ortadan kaldıran mahiyette bir karar veremezler. İlk derece mahkemelerinin kararlarını bozup kaldırma yetkisi, Yargıtay Kanunu’nun 1. maddesi ile HMK'nın geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmaya devam olunan HUMK’nun 428. maddesi uyarınca münhasıran Yargıtay'a aittir. Yerel mahkeme duruşmaya son verip karar vermekle davadan elini çekmiştir. Artık mahkemece, karardan sonraki dönemde, dava tekrar ele alınıp esasa etkili karar verilemez. Mahkemece belirtilen doğrultuda inceleme yapıl??p karar verilmesine olanak veren bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Buna cevaz veren bir mevzuat hükmü görünümündeki HMK Yönetmeliği’nin 57. maddesi, ancak yasayla düzenlenebilecek bir hususa ilişkin olduğu gibi yasal dayanağı da bulunmadığından bu gibi hallerde uygulanabilecek bir hüküm niteliğinde değildir. Bu gibi hallerde, Yargıtayca verilecek bozma ilamından sonra dosyanın ele alınıp feragat sebebiyle gerekli kararın verilmesi mümkündür. Yerleşmiş Yargıtay uygulaması bu yöndedir. Bütün bu açıklamalar ışığında, mahkemece yukarda tarih ve numarası verilen karar ile reddine karar verilip davadan el çekildikten sonra taraf vekillerince verilen dilekçelere istinaden ek karar ile davanın feragat nedeniyle reddine, davalı yana vekalet ücreti tayin ve takdirine yer olmadığına karar verilmiş olması yerinde olmamış, mahkemece verilen 05.12.2016 tarihli ek kararın bozularak kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. 2- Uyuşmazlık, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikte olup davadan feragat hüküm kesinleşinceye değin yapılabilir ve karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı gibi yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Davacı vekilinin karar henüz kesinleşmeden önce davadan feragate ilişkin beyanı, HMK’nun 74 ve 307 vd. maddeleri uyarınca sonuç doğurucu nitelikte olup davadan feragate ilişkin bir hüküm verilmesini teminen yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 3- Bozma neden ve biçimine göre davacı vekilinin temyiz itirazının incelenmesine yer bulunmamaktadır. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin 05.12.2016 tarihli ek kararının bozularak KALDIRILMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin 04.12.2015 tarihli kararının BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan neden-lerle davacı vekilinin temyiz isteminin bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.