MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/02/2012 tarih ve 2011/521-2012/15 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar ..., ..., ... ve ... vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 15/01/2013 günü hazır bulunan birleşen dava davacıları a) ... b) ... c) ... d) ... e) ... vekili Av. ... ile birleşen dava davalısı ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Asıl dava dosyasında davacı ... vekili, müvekkilinin davalı şirketin hissedarı olduğunu, şirketin 24.9.2009 tarihli ve 08.09.2010 tarihli genel kurullarının iptali için açılan davaların iptal ile sonuçlandığını, ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/690 esas sayılı dosyası ile 2006 yılında seçilen yönetim kurulunun görev süresi bitmiş olsa dahi genel kurulu toplantıya çağırabileceğine karar verildiği, bu karara istinaden genel kurul için yönetim kurulunca çağrı yapıldığını ve 15.09.2011 tarihli genel kurulun yapıldığını, müvekkili ve dava dışı ... genel kurula katılan ve hazirun cetvelinde adı geçen kişilerin davalı şirketin ortağı olmadığını, toplantıda bulunan pay defterinin 28.06.2011 tarihinde sahte olarak tanzim edildiğini, asıl ve orjinal pay defterinin yediemin ...'de olduğunu, sahte olarak düzenlenen pay defterine itibar edilerek genel kurul yapılmasının mümkün olmadığını,genel kurulda toplantı ve karar nisabının oluşmadığını ileri sürerek 15.09.2011 tarihli genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine, olmadığı taktirde iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asıl dava dosyasında davacı yanında davaya katılanlar vekili, müvekkillerinin davalı şirket sermayesinin 23.000.000 TL’lik kısmını temsil eden 2.300 adet hamiline yazılı hisse senedine ve şirket sermayesinin % 76,66’na sahip olduğunu, bu çerçevede davalı şirketin sermayesinin 3/4'den fazlasının pay sahibi olarak müvekkillerin katılmadığı 15.09.2011 tarihli genel kurul toplantısının hukuken varlık kazanamayacağını ileri sürerek davacı yanında davaya katılmak istediklerini ileri sürerek davacının davasının kabulüne karar verilmesini istemişlerdir.Birleştirilen ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/1018 esas sayılı dava dosyasında davacı ... vekili, davalı şirketin 15.09.2011 tarihinde Olağanüstü genel kurul toplantısına şirkette pay sahibi olmayan ..., ..., ..., ... ve ... adlı kişilerin pay sahibi oldukları iddiası ile katıldıklarını ve toplantıya katılan pay sahibi olmayan bu kişilerin şirket yönetim kurulu ve denetçi seçimi yaptıklarını, ancak gerçek pay sahibi olmayan kişilerin katılımı ile yapılan ve müvekkili ile diğer gerçek pay sahibi kişilerin katılmadığı bu toplantıda alınan kararların hukuken varlık kazanmasının mümkün olmadığını, şirketin gerçek pay sahipleri defterinin ... Noterliği'nin 09.02.2005 tarihli ... yevmiye numarası ile tasdiklenen defter olduğunu ve bu defterde müvekkillerinin pay sahibi olarak kayıtlı olduğunu, müvekkili ile birlikte toplantıya katılmayan pay sahiplerinin hisselerinin şirket sermayesinin %96,06’lık kısmını teşkil ettiğini, devir konusu olan hisse senetlerinin arka yüzlerine devir cirosu ile ciro edilip şirket pay defteri ile birlikte yediemine teslim edildiğini, bu hisseler ve pay defterinin yedieminde olduğunu, yönetim kuruluna seçilen kişilerin şirkette pay sahibi olmadıklarını, ileri sürerek 15.09.2011 tarihli genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine, terditli olarak TTK'nın 381. maddesi uyarınca söz konusu kararların iptaline, geçici hukuki koruma olarak davalı şirketin olağanüstü genel kurulunun toplantıya çağrılması amacı ile ve bununla sınırlı olarak tedbiren kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.İşbu dava ile birleştirilen ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/854 esas sayılı dava dosyasında davacı ... vekili, ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/623 esas sayılı dava dosyasında davacı ... vekili, ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/589 esas sayılı dava dosyasında davacı ... vekili, aynı nedenlerle 15.09.2011 tarihli genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine, terditli olarak TTK'nın 381. maddesi uyarınca söz konusu kararların iptaline, geçici hukuki koruma olarak davalı şirketin olağanüstü genel kurulunun toplantıya çağrılması amacı ile ve bununla sınırlı olarak tedbiren kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, hisse devir anlaşması ile ...’ye ait olduğu tespit olunan % 42 oranında şirket hissesinin ...'nin onayı olmaksızın devre konu edildiğini, mahkeme sürecinden haberdar olan alıcıların iyi niyet iddiasında bulunamayacağını, ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/841 esas sayılı dosyasında 24.09.2009 tarihli genel kurul kararının iptali ile şirkette % 42 pay sahibi olduğunun tespitine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, şirket sermayesi toplam 30.000.000 TL olduğuna göre ...'nin bu sermaye içindeki payının 12.600.000 TL olduğunu ve ... payının başka bir kişi tarafından tasarruf edilmesinin mümkün olmadığını, ...'nin şirket hisselerinin 3. şahıslara devri ile ilgili görüşmelere başlandığı andan itibaren ...’ne ihtarname gönderilerek yapılacak her türlü hukuki işlemde bu işlemin taraflarının iyi niyetli olmayacağının açıkladığını, sözleşmeye konu hisselerin % 42’sine tekabül eden 12.600.000 TL’lik kısmının ...'ye ait olduğunu bile bile hisse devir sözleşmesini imzalamış olmaları nedeni ile alıcıların iyi niyetli olmadığını ve hisse devrinin bu nedenle geçersiz olduğunu, şirket anasözleşmesinin 7. maddesine göre de hisselerin devri için ...'nin imza ve onayının şart olduğunu, böyle bir onay ve imza bulunmadığını, davacı tarafın sözleşme hükümlerine göre ödeme belgelerini ve şirket borçlarının üstlenilmesine ilişkin bankalardan alınacak ibra belgelerini ibraz etmedikçe pay sahipliğini kazanamayacaklarını, TTK'nın 368.maddesine göre toplantıya iştirak edecek hamiline yazılı pay sahiplerinin toplantı tarihinden evvel şirkete hisselerini tevdi etmelerinin şart olduğunu, hisse senetlerinin yedieminde olması nedeniyle hisse senetlerinin tevdi edilmediğini, 10.08.2006 tarihinde yapılan genel kurulda 3 yıl süre ile seçilen yönetim kurulu üyelerinin genel kurulu toplantıya davet yetkisinin olduğunun ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nde 2011/690 esas sayılı dosyasında verilen karar ile açık olduğunu, şirketin ana sözleşmesinin 10. maddesine göre gerekli toplantı nisabının sağlandığı ve karar nisabına ilişkin hükümlere uygun olarak da kararların alındığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, birleştirilen ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/1018 sayılı dava dosyasının birleştirme tarihi 01.11.2011 olup, asıl dava dosyasındaki davacının feragat dilekçesinin veriliş tarihinin ise 02.11.2011 olduğu, bu nedenle birleştirilen dosya yönünden yargılamaya devam olunmasında usul hükümlerine aykırı bir yön bulunmadığı, birleştirilen dosya yönünden yargılamaya devam edildiği sırada diğer dava dosyalarının duruşmanın talik edildiği 30.11.2011 tarihinden önce mahkemenin dava dosyası ile birleştirilmesine kararı verilmiş olması karşısında birleştirilen bu dosyalar yönünden de yargılamaya devam olunduğu, davacılar vekillerinin davaların ayrılması ve dosyaların mahkemelerine iade edilmesi yolundaki taleplerine itibar edilmediği, genel kurul çağrısı yapan yönetimin yetkisinin mevcut olduğu ve çağrının usulüne uygun olarak yapıldığı, 08.09.2010 tarihli Anonim şirket hisse devir sözleşmesinin tetkikinden, satıcıların ..., ..., ..., ..., ... alıcıların ise ..., ..., ..., ..., ... olduğu ve satıcıların sahibi oldukları hamiline yazılı hisseleri alıcılar olarak gösterilen davacılara sattıkları devir bedelinin ödenme şeklinin 4. maddede gösterildiği, 47.500.000 USD ödemenin belgelerinin ve ibranın yazılı olarak yediemine tesliminden sonra 6. maddede tarif edilen şekilde yediemine teslim edilen hisse senedi ve geçici ilmühaberlerin alıcılara teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, 6. maddede sözleşme uyarınca yediemine teslim edilecek hisse senedi ve geçici ilmühaberlerin alıcılara teslim hükmünde olacağı ancak tüm bedel ödenmedikçe yediemin tarafından alıcılara teslim edilmeyeceği, 7. maddesinde satıcının noter onaylı yazılı muvafakati olmaksızın kısmen yada tamamen başkalarına devir edilemeyeceği ciro ve temlik edilemeyeceğinin kararlaştırıldığı, dosyada bulunan ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin kesinleşen 23.06.2011 tarih ve 2009/841 esas 2011/322 karar sayılı ilamından davacı şirket ortağı ...'nin açmış olduğu dava üzerine, davalı şirketin 24.09.2009 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptaline ve davacı ...'nin davalı şirketin % 42 oranında pay sahibi olduğunun tespitine karar verildiği, bu durum karşısında ...'nin % 42 hisse sahibi olduğu ancak 08.09.2010 tarihli hisse devir sözleşmesinde ...'nin yer almamış olduğu, yine, ... Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşen 23.06.2011 tarih ve 2011/255 esas 2011/323 karar sayılı ilamı ile davalı şirketin 07.09.2010 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptaline karar verildiği, gerek hisse devir sözleşmesi, gerekse yediemin teslim tutanağından anlaşılacağı gibi şarta bağlı hisse devri sözleşmesine koşut olarak devretmeye taahhüt edenler ile alıcılar zilyetliğin havalesine ilişkin sözleşme yapıldığı, hisse senetlerinin halen yedieminde bulunduğu, tasarruf işleminin tekemmül etmediği, alıcıların pay sahibi sıfatını kazanmadığı dolayısıyla aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesi ile asıl dava yönünden davacı davasından feragat ettiğinden ve müdahale talebinde bulunanlar HMK' nun 66. maddesine göre davacı yanında davacı yanında müdahale eden fer'i müdahil konumunda olduklarından gerek asıl davacının gerekse feri müdahillerin davalarının feragat nedeni ile reddine, birleşen davaların ise davacıların aktif dava ehliyeti olmadığından reddine karar verilmiştir.Kararı, davacılar ..., ..., ... ve ... vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar ..., ..., ... ve ... vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Asıl ve birleşen davalar, davalı şirketin 15.09.2011 tarihli genel kurulunda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine, terditli olarak mülga 6267 sayılı TTK’nun 381. maddesi uyarınca söz konusu kararların iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir. Genel kurulun yokluk nedenleri olarak da, bu toplantıda sahte pay defteri kullanılarak gerçek pay sahibi olmayan kişilerin toplantıya katıldığı, gerçek pay sahiplerinin usulüne uygun olarak davet edilmediği, şirkette pay sahibi olmayan ..., ..., ..., ... ve ... adlı kişilerin pay sahibi oldukları iddiası ile katıldıkları ve toplantıya katılan pay sahibi olmayan bu kişilerin şirket yönetim kurulu ve denetçi seçimi yaptıkları, dosyada bulunan anonim şirket hisse devir sözleşmesi çerçevesinde davacıların davalı şirketin yeni ortakları olduğu, toplantıya katılmayan pay sahiplerinin hisselerinin şirket sermayesinin %96,06’lık kısmını teşkil ettiği, devir sözleşmesi sonrası durumun davalı şirketin kuruluş aşamasında tasdik ettirilen 09.02.2005 tarihli ... yevmiye numaralı pay defterine tescil edildiği, ancak 15.09.2011 tarihli genel kurulda kullanılan ... Noterliği'nce tastik edilmiş 28.06.2011 tarih ve ... yevmiye numaralı pay defterinin sahte bir defter olduğu, hisse sahiplerinin yada temsilcilerinin katılmadığı veya toplantı nisaplarına aykırı olarak toplanan genel kurulda alınan kararların yokluk yaptırımına tabi olduğu, bu nedenle bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararlarının bulunduğu iddia edilmiştir. Davalı şirket, genel kurulun usul, yasa ve anasözleşmeye uygun yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece genel kurulun yapıldığı tarih olan 15.09.2011 tarihi itibarı ile davacıların satın aldıkları hisse bedellerini tam olarak ödemedikleri bu nedenle hamiline yazılı hisse senetleri asıllarının halen yediemin sözleşmesine göre yedieminde bulunduğu, alıcı davacılara verilmediği, alıcı davacıların genel kurulun yapıldığı 15.09.2011 tarihi itibarı ile pay sahipliği sıfatını kazanmadığı ve TTK'nın 368 maddesine göre hamiline yazılı senetleri şirket merkezine ibraz edip adreslerini bildirmedikleri, bu nedenle toplantıya çağrılmamalarının TTK'nın 368 maddesine aykırı olmadığı, sonuç itibarı ile 08.09.2010 tarihli anonim şirket hisse devir sözleşmesi ve 14.09.2010 tarihli yediemin sözleşmesi hükümleri dikkate alındığında davacıların pay sahipliği sıfatının gerçekleşmediği gerekçesiyle asıl davanın feragat nedeniyle, birleşen davaların ise aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.Dairemizin yerleşmiş içtihatları uyarınca böyle bir davanın, aktif husumet ehliyetinin dava tarihinde ve davanın devamı müddetince pay sahibi sıfatını muhafaza eden kişiler tarafından açılıp sonuçlandırılması gerekir. Bu durumda öncelikle incelenmesi gereken husus, dosyada bulunan 08.09.2010 tarihli anonim şirket hisse devir sözleşmesi başlığını taşıyan sözleşme ve 14.09.2010 tarihli yediemin teslim tutanağı başlığını taşıyan belge ile davacıların pay sahipliği sıfatını kazanıp kazanmadığıdır. 08.09.2010 tarihli anonim şirket hisse devir şözleşmesi uyarınca, satıcıların ..., ..., ..., ..., ..., alıcıların ise ..., ..., ..., ..., ... olduğu, satıcıların sahibi oldukları hamiline yazılı hisseleri alıcılar olarak gösterilen davacılara sattıkları devir bedelinin ödenme şeklinin 4. maddede, devir bedelinin ödenme zamanının 5. maddede gösterildiği, buna göre toplam hisse devir bedeli 47.500.000 USD ödemenin belgelerinin ve ibranın yazılı olarak yediemine tesliminden sonra 6. maddede tarif edilen şekilde yediemine teslim edilen hisse senedi ve geçici ilmuhaberlerin alıcılara teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, 6. maddede ise sözleşme uyarınca yediemine teslim edilecek hisse senedi ve geçici ilmuhaberlerin alıcılara teslim hükmünde olacağı ancak tüm bedel ödenmedikçe yediemin tarafından alıcılara teslim edilmeyeceği, 7. maddesinde satıcının noter onaylı yazılı muvafakatı olmaksızın kısmen yada tamamen başkalarına devir edilemeyeceği, ciro ve temlik edilemeyeceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşme kapsamından da anlaşılacağı üzere davacılara devir edilen payların hepsi hamiline yazılıdır. Hamiline yazılı olan hisse senetlerinin devrinin şirket ve üçüncü şahıslar hakkında ancak teslim ile hüküm ifade edeceğini düzenleyen TTK’nın 415. maddesinin, yine TTK’nın 1. maddesi gereğince ayrılmaz bir cüzü olduğu Medeni Kanun'un zilyedliğin devrine ilişkin hükümleriyle birlikte yorumlamak zorunluluğu vardır. Zira, TTK’nın 415. maddesi ancak asli zilyedliğin fiili zilyedlikle birlikte aynı kişide toplanmış olması halini öngörmüş, olayımızda olduğu gibi yediemine teslim olması halinde, bu teslimin nasıl gerçekleşeceği hususunda ayrıca bir düzenleme getirmemiştir. Mülga Medeni Kanun'un 892. ve meri Medeni Kanun'un 766. maddesi hükümleri uyarınca, bir taşınırın mülkiyetini nakleden kimse özel bir hukuki ilişkiye dayanarak o şeyin zilyetliğini korursa, mülkiyet teslimsiz geçmiş olur. Bu noktada, 08.09.2010 tarihli anonim şirket hisse devir sözleşmesinin ve 14.09.2010 tarihli yediemin teslim tutanağı başlığını taşıyan belgenin 6. maddelerinin yorumlanması gerekir. Hisse devir sözleşmesinin 6. maddesinin 2.fıkrasında aynen, “o nedenle bu sözleşme uyarınca yediemine teslim edilecek hisse senedi ve geçici ilmühaberler alıcılara teslim hükmünde olacak ancak tüm bedel ödenmedikçe yediemin tarafından alıcılara teslim edilmeyecek.” hükmünü haiz olup, tüm yukarıda yapılan açıklamalar ve dosya kapsamına göre bu ibareden, hisse senedi ve geçici ilmühaberlerin yediemine tesliminin alıcılara teslim hükmünde olduğu ancak sözleşme ile taksitli olarak ödenmesi kararlaştırılan tüm bedel ödenmedikçe yediemin tarafından alıcılara teslim edilmeyeceğinin kararlaştırıldığının kabulü gerekir. Davalı vekili, 08.09.2010 tarihli anonim şirket hisse devir sözleşmesinde düzenlenen taksit miktarlarının ödenmesinde davacıların temerrüde düştüğünü, hisse senetlerinin halen yedieminde olduğunu, bu nedenle davacıların genel kurul tarihi itibariyle ortaklık sıfatını kazanamadıklarını da savunmuştur. 818 sayılı mülga BK’nun 211/son maddesi uyarınca satılanı istirdat edilebilmesi için aynı maddede gösterilen biçimde alıcının temerrüde düşmüş olması gerekir. Diğer bir deyişle, taksitle satım nedeniyle malın geri alınabilmesi, satışın mülkiyeti muhafaza (saklı tutmak) şartı ile yapılmış olmasına bağlıdır. Aksi halde satıcı, ancak, ödenmeyen bedelin tahsilin isteyebilir. Dosya kapsamından hisse devir sözleşmesi ve yediemin teslim tutanağının 6.maddelerinde satıcılar bu haklarını yani hisse devir bedelleri ödenmez ise payların satıcılara geri dönmesini saklı tutmuşlar ise de, bir önceki cümlede “…sözleşme uyarınca yediemine teslim edilecek hisse senedi ve geçici ilmuhaberlerin alıcılara teslim hükmünde olacağı” düzenlendiğinden, anılan ibarenin hisse bedellerinin tahsilini teminen öngörülen bir husus olduğu açık olup, payların mülkiyetinin satıcılarda kaldığı şeklinde yorumlanamaz. Kaldı ki, davaya konu genel kurul tarihi itibariyle temerrüde dayalı olarak hisse devir sözleşmesinin feshedileceği hususunda davacı alıcılara çekilen bir ihtarnamenin olduğu, bilahare sözleşmenin feshedildiği iddia ve ispat edilmemiştir. Dosyada bulunan ihtarnameler genel kurul tarihinden sonrasına ait bulunmaktadır. Sonuç olarak, 15.09.2011 tarihli genel kurul tarihi itibariyle paylara dair oy hakkının paylarını devir eden (satıcılar) kişiler tarafından kullanılması mümkün olmadığından genel kurulda alınan kararlar geçerli değildir. Ancak, yukarıda da açıklandığı üzere işbu davaların niteliği itibarıyla pay sahipliği sıfatının dava tarihi ve devamı süresince devam etmesi gerekir. Buna göre, temyiz aşamasında davalı vekilinin 12.12.2012 tarihli dilekçesi ekinde sunulan ve yediemine karşı satıcılar tarafından açılan hisse senetlerinin iadesi davasının ... 29.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/41-205 sayılı kararı ile 12.07.2012 tarihinde kabul edildiği, kararın kesinleşmediği anlaşılmakta olup, mahkemece davacıların pay sahipliği sıfatının halen devam edip etmediğinin işbu davada incelenmesi ve gerektiğinde anılan davanın neticesinin beklenilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar ..., ..., ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar ..., ..., ... ve ... yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak birleşen dosya davacıları'na verilmesine, 17/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.