MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ.Taraflar arasında görülen davada ..... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27/01/2015 tarih ve 2014/269-2015/... sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 01/.../2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... ..... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı nezdinde bitkisel ürün sigorta poliçesi kapsamında sigortalı bulunan kayısı bahçelerinde 2010 yılı Nisan ayı sonlarında kayısıların meyve bağlama döneminde don hasarı meydana geldiğini, bu kapsamda yapılan ekspertiz çalışmasında hasar oranı "0" olarak belirtilmesine rağmen, mahkeme aracılığıyla yapılan tespitte bahçelerdeki hasarın tespit edildiğini ileri sürerek, şimdilik ....500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 07.08.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile 76.729,00 TL'nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, sigortalı ürünlerde teminat kapsamında bir don hasarına rastlanmadığını, çiçeklenme döneminde yaşanan don zararının teminat kapsamı dışında olduğunu, müvekkilinin yokluğunda ve tek taraflı olarak yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporunun delil olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak, dava dilekçesinde belirtilen müddeabihin ıslah yolu ile artırılması ek dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesinin kısmi ıslahı niteliğinde olduğu, yasada ayrıca düzenlenmesi ve kendine özgü kurallarının olması nedeniyle ıslahın ek dava olarak nitelendirilemeyeceği, ancak davaya karşı ileri sürülebilecek zamanaşımı definin ıslaha karşı ileri sürülemeyeceği, ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunulamayacağı ve ilk davanın da süresinde açılmış olması gözetildiğinde davalı vekilinin ıslah edilen miktar açısından zamanaşımı itirazının yerinde görülmediği, poliçelerin incelenmesinde zeyilname ile teminat miktarının düşürülmek sureti ile prim iadesine karar verildiği ancak zeyilname tarihinin hasar sonrası tarih olan 31/.../2010 tarihi olduğu, hasarın oluştuğu tarihte zeyilname bulunmayıp taraflar arasında dava konusu poliçelerin geçerli olduğu, davalı şirketçe rizikonun gerçekleştiği bilinerek zeyilname düzenlendiğinden anılan poliçelere göre davalının sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle davalının prim iadesi itirazının yerinde görülmediği, dava konusu kayısı ağaçlarında meydana gelen hasarın meyve bağlama döneminde meydana geldiği, muacceliyet . tarihi hasadın son günü olup ıslahın yapıldığı tarihi itibariyle ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile ....500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir....-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki (...) nolu bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir....-Dava, devlet destekli bitkisel ürün sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacı tarafça 07.08.2012 tarihli dilekçe ile dava değeri ıslah edilip ....08.2012 tarihinde ıslah harcı yatırılması üzerine, davalı vekilince süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunulmuştur. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1268. maddesi ile ıslah tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1420. maddesi hükmü gereğince, sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar. Bu süre, sigorta bedelinin muaccel olduğu tarihten başlayacak olup, Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası Genel Şartları’nın tazminatın ödenmesi başlığı altında yer alan B..... maddesinde kesinleşmiş hasar miktarının en geç 30 gün içinde sigortalıya ödeneceği ve tazminatın her halükarda hasat tarihinden önce ödenmeyeceği düzenlenmiş olup, mahkemece “muacceliyet tarihi hasadın son günü olduğundan ve ıslahın yapıldığı tarih itibariyle ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle ıslah edilen kısım yönünden davanın reddine” karar verilmiş ise de somut olayda dava konusu poliçelerde ilk hasat tarihi 31.07.2010, son hasat tarihi ise bir kısım poliçelerde ....08.2010, 841688 nolu poliçede ise ....08.2010 tarihidir. Bu durumda mahkemece ıslah edilen kısım yönünden temerrüt tarihinin anılan genel şart hükmüne göre belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ıslah edilen kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca mahkemece gerekçeli kararın .... sayfasında “...Dava dilekçesinde belirtilen dava konusunun (müddeabih) ıslah yolu ile artırılması ek dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesinin kısmi ıslahı niteliğindedir. Yasada ayrıca düzenlenmiş olması ve kendine özgü kurallarının olması nedeniyle ıslah ek dava olarak nitelendirilemez. Bu nedenle ancak davaya karşı ileri sürülebilecek zamanaşımı defi, ıslaha karşı ileri sürülemez. İzah edildiği üzere ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunulamayacağı ve ilk davanın da süresinde açılmış olması gözetildiğinde davalı vekilinin ıslah edilen miktar açısından zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir....” denilmesine rağmen gerekçeli kararın .... sayfasında “ ... muacceliyet tarihi hasadın son günü olduğundan ve ıslahın yapıldığı tarih itibariyle ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımı dolduğu anlaşıldığından, ıslah ile arttırılan kısmın zamanaşımına uğradığı kabul edilerek ıslah edilen kısmın reddine karar verilmesi gerekmiştir....” denilmiştir. Bu durumda, gerekçeli karar “ıslah” yönünden kendi içinde çeliştiğinden davacı vekilinin bu yöndeki temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir....- Ayrıca davalı vekili, verim azalış zeyili düzenlendiğini ve prim iadesi yapıldığını, iade edilen meblağın hükmedilecek tazminat tutarından indirilmesi gerektiğini savunmuş, davacı taraf ise bu konuya ilişkin bir yanıt vermemiştir. Mahkemece, bu husus üzerinde durularak, prim iadesi yapılmış ise iade edilen tutarın tazminat tutarından indirilmesi gerekirken, “davalı şirketçe rizikonun gerçekleştiği bilinerek zeyilname düzenlendiği” şeklindeki yanılgılı değerlendirme ile davalı tarafın bu hususa ilişkin talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu yönden davalı yararına bozulması gerekmiştir. .SONUÇ: Yukarıda (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, takdir olunan ....350,00 TL duruşma vekalet ücretinin herbir taraftan alınarak yekdiğerine verilmesine, 03/.../2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.