Taraflar arasında görülen davada (Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 09.09.2009 tarih ve 2008/167-2009/476 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilek-çesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, dava dışı Ak…… Asansör A.Ş. tarafından Ar…… Ltd. Şti.'ye verilen ayrı ayrı 27.500 TL bedelli 3 adet çekin ciro yolu ile B…… Tekstil Ltd. Şti.'ye oradan da ciro yolu ile müvekkili bankanın Kayseri Kurumsal Şubesine geçtiğini, çeklerin karşılığı ödenmediği için Kayseri İkinci İcra Müdürlüğü'nün 2007/8632 esas sayılı dosyası ile takibe konu edildiğini, ancak keşideci şirket Ak…… A.Ş. anasözleşmesinde yetkili kılınan üç kişiden en az ikisinin imzası ile ilzam olunabileceği ve takibe konu çeklerdeki tek imzanın eksik temsille atıldığı belirtilerek İkinci İcra Mahkemesi'nin 2007/738 Esas sayılı dosyası ile itirazda bulunulduğunu ve itirazın kabulüne şirket hakkındaki takibin durdurulmasına, 16.500 TL tazminata karar verildiğini, takibe konu çekleri yetkisiz ve tek kişi imzalayan şirket yetkilisi H.Adnan'ın TTK 730-590. maddeleri gereğince şahsen sorumlu olduğu için 2007/946 D.İş sayılı kararla ihtiyati haciz kararı alınarak Kayseri Birinci İcra Müdürlüğü'nün 2007/9109 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, bu takibe de davalı tarafından Üçüncü İcra Mahkemesi'ne mükerrerlik iddiası ile itiraz edildiğini ve takibin iptaline ve banka aleyhine 32.800 TL tazminata karar verildiğini, kararın temyiz aşamasında olduğunu ileri sürerek davalı tarafından yetkisiz olarak keşide edilen çek nedeni ile ödemek zorunda kaldıkları 19.381,44 TL'nin ödeme tarihi olan 23.11.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, davalının yetkisiz olarak imzaladığı, bu nedenle şahsen sorumlu olduğu üç adet çek bedeli olan 82.500 TL alacağın ibraz tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile ve %5 çek tazminatıyla birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya konu çeklerin kambiyo senedi vasfında olmadığını, keşidecinin imzasının zorunlu unsur olduğunu, eksik imzalı çekin TTK 540 maddesine göre geçerli evrak niteliği taşımadığını ve eksik unsurlu çek olduğunda adi havale niteliğinde kabul edilebileceğini, kambiyo senedi vasfında bulunmayan çeklerin ciro yolu ile devrinin mümkün olmadığını, davacının alacağını ispat etmesi gerektiğini, müvekkili ile davalı arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, Ak…… A.Ş. lehine hükmedilen tazminatın müvekkilinden tahsilinin talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, çeklerin B…… Ltd. Şti. tarafından İ…… Bankası'na devredilmesine rağmen B…… Ltd. Şti.'den sonra İ…… Bankası Kayseri Şubesi'nin cirosunun çeklerde bulunmamasının ciro silsilesinin kopmasına neden olduğunu, hamil olmayan davalının müvekkili aleyhine dava açmasının mümkün olmadığını, ticari mümessil olan banka şube müdürünün İ…… Bankası A.Ş. kaşesi altına imza atmadığını, çeklerin kurumsal şube kaşesi altında imzalandığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dava konusu çeklerdeki keşideci kısmında bulunan imzanın davalıya ait olduğu, çekleri şirket kaşesi altında imzalayan davalının tek başına şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı, bu durumda TTK 730/3. maddesi göndermesi ile çekler hakkında da uygulanması gereken TTK 590. maddesi gereğince davalının kişisel sorumluluğunun bulunduğu, sadece davalı tarafından imzalanan bu çeklerin şirketi sorumluluk altına sokmayacağı ancak, davacıya ciro yolu ile gelen ve unsurları tam olan çeklerdeki imzaların iki yerine tek imzalı olması nedeniyle davacı bankanın kusurlu kabul edilemeyeceği, alacağın TTK 590. maddesi gereğince şahsi sorumluluktan kaynaklanan bir alacak olduğu, bu nedenle TTK 695/3. maddesindeki çek tazminatına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının şahsen imzaladığı çek bedellerinin ibraz tarihlerinden itibaren değişen oranlarda yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının icra mahkemesi kararı doğrultusunda ödediği tazminata ilişkin talebinin ve %5 çek tazminatı ödenmesine ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, yetkisiz temsille imzalanan çeklere dayalı çek bedeli ve tazminat istemine ilişkindir. TTK'nın 590. maddesindeki, "Temsile salahiyetli olmadığı halde bir şahsın temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kimse, o poliçeden dolayı bizzat mesul olur ve poliçeyi ödediği takdirde temsil olunanın haiz olabileceği haklara sahip olur. Salahiyetini aşan temsilci için dahi hüküm böyledir" hükmü gereği karşılığı bulunmayan ve davalı tarafından tek imza ile imzalanan şirkete ait çeklerden davalının şahsen sorumlu olduğuna mahkemece karar verilmiştir. TTK 695/3. maddesinde ise, "Gösterilen paraya mukabil muhatap nezdinde karşılığı bulunmadan bir çek keşide eden kimse; çekin kapatılmayan miktarının yüzde beşini ödemekle mükellef olduktan başka hamilin bu yüzden uğradığı zararı tazmine mecburdur" hükmü bulunmaktadır. TTK 695/3. maddesinde belirtilen "tazminat", bir "zarar" karşılığı ödenmesi gereken bir zarar değildir. Bu, bir nevi "medeni ceza"dır. Dolayısıyla hamilin zarar görmüş olmasına dahi gerek yoktur (İsmail Doğanay, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, 2. Cilt, 2004, s. 2118). TTK 590. maddesine göre, temsil yetkisi bulunmayan bir kimsenin muhatabın temsilcisiymiş gibi, onun adına senedi imzalaması halinde, sorumluluğu, kabul etmiş muhatabınki gibi olacaktır (Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 1997, s. 884). TTK 590. maddesinde yer alan özel hüküm uyarınca, temsile yetkili olmadığı halde bir şahsın temsilcisi sıfatıyla poliçeye imzasını (bu imza keşide, kabul, ciro, aval, araya girme imzası olabilir) koyan kimse, o poliçeden dolayı bizzat sorumlu ve poliçeyi ödediği takdirde de temsil olunanın haiz olduğu haklara sahip olur. Bu kural, BK 39. maddesinde öngörüldüğü şekilde, yetkisiz temsilcinin tazminatla yükümlü olması değil, poliçeden bizzat sorumlu tutulması, yani yetkisiz temsilcinin keşide, kabul, ciro, aval, araya girme gibi kambiyo işleminin bizzat alacaklısı ve borçlusu sayılması, temsil edilenin ise anılan işlemler dolayısıyla herhangi bir hakkı ve borcunun bulunmamasıdır. Birlikte imzanın şart edildiği durumlarda tüzel kişinin unvanı altında tek başına imza atan yetkili TTK 590. maddesi uyarınca sorumlu olur (Poroy/Tekinalp, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 2007, s. 132-133). Yukarıdaki açıklamalar ışığında, çift imza ile düzenlenen çek karşılığı borç yükümlülüğü doğabilecek şirket adına, davalının tek imza ile bizzat düzenlediği ve imzaladığı karşılıksız çeke dayalı olarak davacıya karşı keşideci gibi sorumlu olması ve TTK 695/3. maddesi gereği çek tazminatından sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken, alacağın TTK 590. maddesi gereğince şahsi sorumluluktan kaynaklanan bir alacak olduğu gerekçesiyle çek tazminatına ilişkin talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. S o n u ç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.