Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 861 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 16433 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/05/2010 gün ve 2008/175-2010/276 sayılı kararı onayan Daire’nin 25/04/2012 gün ve 2012/4493-2012/6807 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:Davacı vekili, davalının 08.02.2006 tarihli genel ticari kredi sözleşmesine istinaden kullandığı 44.000,00 TL tutarındaki kredinin bir kısmını ödemediğini ileri sürerek, şimdilik (7.000) TL’nın temerrüt faizi ve sair ferileriyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında talebini (56.017) TL olarak ıslah etmiştir.Davalı, dava dışı ...’den bir araç satın aldığını, ancak davacı bankadan kredi kullanmadığını, noterde arabanın devri ile ilgili imza attığını, kredi sözleşmesini de arabanın devrine ilişkin evraklardan birisi zannedip okumadan imzaladığını savunarak, davanın reddini istemiştirMahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, tarafların temyiz istemi üzerine Dairemizce bozulmuştur.Bu kez davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.1- Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen %33,25 oranındaki temerrüt faizi oranının nasıl tespit edildiğinin anlaşılamamış olmasının yanında, anılan bilirkişi raporunun diğer hesaplamalar açısından da denetime elverişli bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer karar düzeltme itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Ancak taraflar arasındaki uyuşmazlık, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup dava, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılmıştır. Davacı kısmi davada saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarını, ek bir dava açarak isteyebileceği gibi, aynı davada ıslah dilekçesi verip, harcını yatırmak suretiyle de talep edebilir. Kısmi davanın, dava konusunun dava edilmeyen bölümü için borçluyu temerrüde düşürmeyeceği uygulamada yargısal kararlarla benimsenmekte ise de, somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinde, her bir taksitin ödenmesi gereken tarihler ayrı ayrı belirlendiğinden, ödenmeyen her bir taksit tarihinden itibaren, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, borçlu o taksit tutarı için temerrüde düşülmüş sayılır. Dolayısıyla davacı banka, gerek kısmi davaya gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak, her bir taksit tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Somut olayda da davacı vekili, hem kısmi dava hem de ıslah dilekçesinde, her bir taksit tarihinden itibaren cari ticari kredi temerrüt faizi uygulanmasını talep etmiştir. O halde ıslah edilen kısım itibariyle de asıl alacak için dava gününden itibaren temerrüt faizi istendiğinin kabulü icap eder ve yukarıda açıklanan ilke ve esaslara göre de, asıl alacak yönünden ıslah edilen bölüm için de dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekir.Bu durumda Dairemizce yerel mahkeme kararının davalı yararına önceki ilamımızda açıklanan nedenlerle bozulmasının yanında, davacı yararına da yukarıda açıklanan nedenle bozulması gerekirken, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildiği anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 25.04.2012 tarih ve 2012/4493 E.- 6807 K. sayılı kararının, 1 nolu bendinin kaldırılarak yukarıda açıklanan gerekçeyle yerel mahkeme kararının davacı yararına da bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 25.04.2012 tarih ve 2012/4493 E.- 6807 K. sayılı kararının 1 nolu bendinin kaldırılarak yukarıda açıklanan gerekçe ile de yerel mahkeme kararının davacı yararına da BOZULMASINA, 17/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.