MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ.Taraflar arasında görülen davada ... .... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen .../02/2015 tarih ve 2013/144-2015/51 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin 2007/32834, 2008/40483, 2007/45675, 2007/45676, 2011/17366, 2011/17375, 2008/40842, 2007/32833 sayılı "... ... ... .. .... ... ... ... ... ... ... .... ... ..... ... .. .... ..... .. .. .. ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “... .. ..” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı ...’ne başvuruda bulunduğunu, ... .. kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteni'nde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığı'na itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak ...... tarafından reddedildiğini, oysa, .... ibaresinin zayıf ve herkesin kullanımına açık bir ibare olduğunu, davalının seri marka başvuruları yaparak ... ve ... ibarelerini adına tescil ettirmek istediğini ve kötü niyetli olarak 2011/21216 sayılı "... .. ... markası ile birlikte 2011/21234 sayılı ... ...", 2011/21209 sayılı "... ....." ibareli marka başvurularında bulunduğunu, ilana yönelik itirazlarının nihai olarak ... ...... tarafından reddedildiğini, müvekkili markalarındaki "...." ibaresinin müvekkili şirketin ticaret unvanı olduğunu bu sebeple de markalardaki ayırt edici esas unsurun "...." kelimesi olduğunu, müvekkiline ait "...." ibaresi ile "....." markasının okunuş, anlam, görünüş ve telaffuz bakımından benzer olduklarını, söz konusu markaların gerek görünümleri, gerek okunuşları, gerekse zihinde bıraktıkları etki itibariyle karıştırılacak kadar benzediklerini, müvekkilinin "....." markasının tanınmış olduğunu ve davalı tescilinin müvekkilinin tanınmışlığına zarar vererek haksız kazanca yol açacağını bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, 2013-M-2864 sayılı ...... kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir..Davalı şirket vekili, davalının "......." ibaresini tekeline almaya çalıştığını, oysa ... kayıtlarında "......." ve "......." ibarelerini aynı ve farklı sınıflarda pek çok marka bulunduğunu, "......." ibaresinin tamlama şeklinde sıklıkla kullanılan ve tek başına ayırt ediciliği bulunmayan bir ibare olduğunu, bu sebeple de kimsenin tekeline bırakılamayacağını, davacı markalarının sadece "kek" emtiası üzerinde kullanıldığını, müvekkilinin başvurusu kapsamında ise kek emtiasının bulunmadığını, müvekkilinin "...... ............." markası ile davacının markaları arasında tek ortak noktanın "......." kelimesi olduğunu, bu kelimeyi içeren tamlamaların sıklıkla kullanıldığını, davacının "......." markasının tek başına ayırt ediciliği bulunmadığını, görsel ve işitsel olarak markaların farklı olduğunu, çağrıştırma ihtimalinin karıştırılma ihtimalinin karinesi olamayacağını, müvekkili şirketin marka tescilinde kötü niyetinden söz edilemeyeceğini, markada "......." ibaresinin ön plana çıkartılmadığını, tüketicilerin markaların farklı olduğunu kolayca kavrayacaklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı ... vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunmuştur. Mahkemece, taraf markalarının tescilli olduğu sınıfların örtüştüğü, davacı markalarının çoğunda şekil bulunduğu ancak bu şeklin kek emtiası için yaygın bir şekil olduğu, ayırt ediciliğinin yüksek olmadığı, davacı markalarında genel izlenime hakim baskın unsurun ''bi'.......'' ibaresi olduğu, bu ibarenin yüksek ayırt ediciliğe sahip olmadığı, davacının tanınmışlığının ''...'' ve ''.... ....'' yönünden olduğu, davalı başvurusunun davalının ayırt ediciliği yüksek ya da çatı markası olan "......" kelimesi ile yine her tür gıda ürünü bakımından tüketicinin beklentisini oluşturan çok "......li olma" niteliğine uygun şekilde daha çok slogan karakteri öne çıkan ve ayırtediciliği zayıf bulunan, "......." ve "......" kelimelerinin birleştirilmesiyle meydana getirilen bir bütün olarak "...... ............." ifadesinden oluştuğu,markaların telaffuzlarının farklı olduğu, kötüniyete ilişkin bir emare bulunmadığı, ...... kararının yerinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, ... ...... kararı iptali istemine ilişkindir.Davacının başvuru markası ve davalının itiraza mesnet markalarının asli unsurunun "......." ibaresi olduğundan 556 sayılı KHK'nın .../(...)-b maddesi anlamında markayı oluşturan işaretler arasında ilişkilendirilme ve iltibas tehlikesinin bulunduğu açıktır. Öte yandan, "......." ibaresinin tescil kapsamındaki ürünler bakımından doğrudan cins belirtmediği, bu itibarla tanımlayıcı olmadığının da kabulü gerekmekte olup, mahkemece aksi yönde gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 01/.../2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.