MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 17/10/2012NUMARASI : 2009/729-2012/500Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/10/2012 tarih ve 2009/729-2012/500 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ile davalı banka vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 06/05/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. L.. T.. ve davalılardan B.. A.. vekili Serap Göksu dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi.. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalılardan N.. İ..'ın E..Holding A.Ş'nin personeli olduğunu, daha önce madencilik, metalurji ve bankacılık alanlarında faaliyet gösteren E.. Bank Genel Müdürlüğü'nün bankacılık kısmının ayrılarak E.. Bank A.Ş. olarak yapılandırıldığını, davalı N.. İ..'ın E.. Bank A.Ş.'nin bölünmeden önce bankacılık faaliyetlerinde kullandığı ve ayrılma nedeniyle kullanılmaz hale gelen mevduat cüzdanlarını ele geçirerek para topladığını, müvekkilinin, bu kişinin yüksek faiz veren madencilik fonu söylemi üzerine çeşitli tarihlerde 7.625,00 TL'nı teslim ettiğini, karşılığında E.. Bank A.Ş.'ye ait hesap cüzdanı aldığını, işlemlerin davalılara ait bankacılık binasında yapıldığını, müvekkilinin bu şekilde dolandırılmış olduğunu ve munzam zararının da bulunduğunu ileri sürerek, 7.625,00 TL yatırılan paranın ve 125,625,00 TL munzam zararın tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı E.. M.. vekili, davanın reddini savunmuştur.Davalı BFB vekili, davacının zarara uğramasında müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı N.. İ.. vekil, müvekkili aleyhine ceza mahkemesinde verilen mahkumiyet kararını temyiz ettiklerini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunmalar, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, E..Maden İşl. Gen. Müd. hakkındaki davanın atiye bırakıldığı, istemin 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi bulunduğu, eylem tarihi ve davanın açıldığı tarih itibariyle de dava zamanaşımına uğramadığı, aynı maddi vakıalara dayalı olarak davacının eşinin açmış olduğu ve Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/693 Esas sayılı dava dosyasında görülmekte bulunan davada mahkemenin verdiği önceki kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesince bozulduğu, davalı N.. İ..'ın ele geçirdiği boş mevduat cüzdanlarını kullanarak davacı ve diğer başka kişilerden para topladığı ve onları dolandırdığı, davacının zararından sorumlu bulunduğu, davalı bankanın E..Bank A.Ş.'nin hukuki halefi olduğu, kullanılmayacak olan mevduat cüzdanlarının gereği gibi muhafaza edilmemesinden kaynaklanan zarardan sorumlu bulunduğu, mevduat cüzdanlarının fiziken davalı holding bünyesindeyken personeli tarafından ele geçirilerek kullanıldığı gerçeği karşısında her halükarda E..Bank A.Ş.'nin basiretli bir tacir gibi vadeli mevduat cüzdanlarının devredilme veya imha aşamasına kadar muhafaza etmekle yükümlü olduğu, ceza dosyası içeriği ve alınan bilirkişi ek raporundan davacının ve davalı bankanın zararın meydana gelmesinde % 50 nispetinde kusurlu bulundukları, davacının 104.738,35 TL munzam zararı olduğu gerekçesiyle davalı E.. M.. yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı N.. İ.. hakkındaki davanın kısmen kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak üzere 112.363,35 TL'nın bu davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 25.11.2009 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazla istemin reddine, davalı B.. F.. Bankası yönünden davanın kısmen kabulüne, 3.812,65 TL asıl alacak, 52.369,17 TL munzam zarar alacağı olmak üzere toplam 56.181,82 TL'nın bu davalıdan tahsiline, 25.11.2009 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazla istemin reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili ile davalı banka vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı B..A.Ş. vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, banka hesabındaki para ile munzam zararın tahsili istemine ilişkindir.Davalı bankanın saklamakla yükümlü olduğu mevduat cüzdanlarının davalı N.. İ.. tarafından kullanılarak davacı ve dava dışı bir takım kişilerden özel bir maden fonu oluşturduğu söylemiyle para toplandığı, mevduat cüzdanı düzenlediği, anılan davalının bu eylemlerinin dolandırıcılık kabul edilerek ceza dosyasında mahkum edildiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Davacının da anılan davalıya 15.03.2000 tarihinde parasını teslim ettiği, aynı tarihli vadeli hesap cüzdanının düzenlendiği, 09.11.2009 tarihinde davacının bu paranın ödenmesi için davalı bankaya başvurduğu hususları dosya kapsamıyla sabittir. Davacı, alacağının yanında munzam zararının da tahsiline karar verilmesini istemiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulanan mülga 818 sayılı BK'nın 105. maddesi hükmüne göre, alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir. Munzam zarar yükümlülüğü, asıl borç ve temerrüt faizi ödeme yükümlülüğünden farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan ve asıl borcun ifasına kadar geçen zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borçtur. Munzam zarar borcunun hukuki nedeni asıl alacağın temerrüde uğramasıdır. Alacağın temerrüde uğraması, esas alacağın kaynaklandığı hukuki işlem ve olaydan ayrı ve farklı bir hukuki sebep teşkil etmektedir. Munzam zarara dayalı talep hakkı, esas itibariyle bir alacak hakkıdır (Dairemizin 2012/275 esas-2013/759 karar sayılı kararı). 818 sayılı BK'nın 105. maddesinde düzenlenen munzam zarar, borçlunun mütemerrit olması durumunda, alacaklının, temerrüt faiziyle karşılanmayan ve temerrüt faizini aşan zararıdır ve faizden ayrı talep edilebilir. Gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gerekse Dairemiz’ce Türk Lirası borçlarının ödenmesi nedeniyle oluşan munzam zararın hesabında ilke olarak; ayrıca ve daha yükseği kanıtlanamadıkça, veyahut mal sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan alacaklarda olduğu gibi tahsil edilecek paranın sarf edileceği amacı ve yeri açıkça belli olmadıkça borçlunun temerrüde düştüğü tarihten, ödemenin gerçekleştirildiği güne kadar geçen süre içerisinde, her yıl itibarı ile gerçekleşen yıllık enflasyon artış oranını, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu, mevduat ve Devlet Tahvillerine verilen faiz oranları, Türk Lirası karşısında döviz kurlarına ilişkin değişiklik listeleri davacıdan istenmek, gerektiğinde bunları ilgili resmi kurul veya kuruluşlardan araştırmak, bu sahada uzman bilirkişi görüşünden de yararlanılmak suretiyle, bu süre içerisindeki para değerinin düşmesi, alım gücü azalması nedeniyle alacaklının maruz kaldığı zarar miktarını yukarıda değinilen unsurların toplanıp, ortalamaları bulunarak belirlenmek ve istenilen alacağın temel hukuki yapısı nedeniyle bir tazminat alacağı niteliğinde olduğundan ve bu zararın oluşmasında ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal ortamın da etkili bulunduğu ve bundan ülkede yaşamını sürdüren gerçek veya tüzel kişilerin etkilenmemesinin kaçınılmaz olduğu ve nihayet her somut olayın özelliği de dikkate alınarak, bulanacak miktarın 818 sayılı BK'nın 42 ve 43. maddeleri çerçevesinde mahkemece değerlendirmeye de tabi tutularak belirlenmesi ve bundan sonra bulunan bu zarar miktarından davacının alacağını tahsil ederken alması gereken temerrüt faizi miktarı düşülerek belirlenecek miktarın munzam zarar olarak istenebileceği benimsenmiştir.Somut uyuşmazlıkta mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak, bu rapor özellikle munzam zararın kaşulları ve miktarının tayini bakımından denetime elverişli olmadığı gibi yukarıda açıklanan ilkelere uygun şekilde de düzenlenmemiştir. Özellikle, davacının, davalının kusuruna tekabül eden asıl alacağının, paranın yatırıldığı tarihten davalı bankaya başvurduğu tarihe kadar işleyecek ticari temerrüt faiziyle hesaplanan miktar belirlenmemiş, munzam zarar koşullarının olup olmadığı araştırılmamış, somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK'nın 42 ve 43. maddeleri uyarınca hiç değerlendirme yapılmamıştır.Bu durum karşısında, davacı asıl alacağının, davalının kusuruna isabet eden tutar kadar olduğu dikkate alınıp, munzam zararının koşulları ve miktarı bakımından yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde denetime uygun bilirkişi kurulu raporu alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.3-Ayrıca, davalı B.. A.Ş'nin harçtan muaf olduğu dikkate alınmadan yazılı şekilde harçtan sorumlu tutulması da kabul şekli bakımından yanlış olmuş, bu yönüyle de kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı B.A.Ş. vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı B.. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan B.. A..'ye verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,05 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 06/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.