MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04.11.2011 tarih ve 2010/328-2011/730 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davacıya iş yeri paket sigorta poliçesiyle sigortalı işyerinde bulunan emtianın davalıların maliki olduğu taşınmazın demirbaşı olan elektrik panosundan çıkan yangın sonucu zarar gördüğünü, 9.268,00 TL zarar miktarının davacı tarafından sigorta ettirene mevcut sigorta poliçesi gereği ödediğini ileri sürerek, 9.268,00 TL rücuen tazminatın ödeme ve halefiyet tarihi olan 26/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, sigorta ettiren ...'ın aleyhine açılan davada sigortalı iş yerinden tahliyesine karar verildiğini, sigorta poliçesinin tahliye kararı tarihinden sonra düzenlendiğini, yangın olayının sigorta ettirenin kiracılık sıfatı bulunmadığı sırada meydana geldiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, riziko tarihinde kiracı tarafından tebellüğ edilen tahliye emrinde 7 gün mühlet verildiği, dolayısıyla sigortalının riziko tarihinde sözkonusu taşınmazda bulunmasının meşru olduğu, davalı mülk sahiplerinin iş yeri elektrik tesisatının imali ile ilgili bir kusurlarının söz konusu olmadığı, işyerinde meydana gelen yangının nedeninin ağırlıklı olarak kullanım hatası olduğu, yasal mevzuat dahilinde projelendirilerek tesis edilmiş elektrik tesisatının kapasitesi dışında kullanılmasından, bakım ve onarımından elektrik abonesi ile birlikte fiili kullanıcının sorumlu bulunduğu, sigorta ettirenin aynı zamanda elektrik abonesi olması nedeniyle %100 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, iş yeri paket sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkin olup, yukarıdaki özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir. Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 58. maddesi hükmü uyarınca, bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurdan sorumludur. Başka bir deyişle, bina malikinin sorumluluğu “kusursuz” sorumluluk olup, binanın neden olduğu tüm zararları, (sebep-sonuç ilişkisini kesen “zarar görenin ağır kusuru”, “3. şahsın ağır kusuru” veya “mücbir sebep” dışındaki) karşılamakla yükümlüdür. Bina içindeki elektrik tesisleri maddede açıklanan imal olunan şey kavramına dahildir.Dava konusu olayda, mahkeme gerekçesinde, davalı mülk sahiplerinin iş yeri elektrik tesisatının imali ile ilgili bir kusurlarının söz konusu olmadığı, işyerinde meydana gelen yangının nedeninin ağırlıklı olarak kullanım hatası olduğu, yasal mevzuat dahilinde projelendirilerek tesis edilmiş elektrik tesisatının kapasitesi dışında kullanılmasından, bakım ve onarımından elektrik abonesi ile birlikte fiili kullanıcının sorumlu bulunduğu, sigorta ettirenin aynı zamanda elektrik abonesi olması nedeniyle %100 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ise de BK.nın 58. maddesi uyarınca sorumluluğu bulunan bina maliklerinin bu sorumluğundan kurtulmasını sağlayacak sebeplerin gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda yeterli inceleme ve araştırma yapıldığı kabul edilemez. Ayrıca; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna karşı davacı vekilince itiraz edilmesine rağmen mahkemece mümeyyiz davacının sonuca etkili, ciddi ve esaslı itiraz noktaları üzerinde yeterince durulmamış, ek ya da yeni bir rapor alınması yoluna da gidilmemiştir. Buna göre dava konusu olayda sorumluluğun ve zararın, uzman bilirkişiler aracılığıyla belirlenmesi ve davacı tarafın bilirkişi raporuna ciddi itirazlarının cevaplandırılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın temyiz eden davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 16.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.