Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8519 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15437 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/07/2015 tarih ve 2015/453-2015/513 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; müvekkili ile dava dışı ... A.Ş. ve ... Üretim A.Ş. arasında yapılan sözleşme ile müvekkiline olan borçlarının ödenmesi için ... projesi kapsamındaki gelirlerinin temlik sözleşmesi ile müvekkiline devredildiğini, daha sonra adı geçen şirketlerin iflas ertelemesi istediğini, davalıların ise iflas erteleme davasında adı geçen şirketlere kayyum olarak atandıklarını, davalıların iflas ertelemesi isteyen şirketlerin ... gelirlerinin müvekkili bankaya temlik edildiğini bilmelerine rağmen bu gelirlerin borçlu şirketlerce kullanılmasına göz yumduklarını, iflas ertelemesi isteyen şirketlerin tüm yönetim kurulu kararlarını denetleyen ve onaylayan davalıların ... gelirlerinden elde edilen tutarların müvekkili ...aplarına gönderilmesi gerekirken şirketlerin ...aplarına aktarılarak kullanılmasına açıkça muvafakat etmeleri ve onay vermeleri nedeniyle müvekkili alacaklı bankanın zararına sebebiyet verdiklerini ileri sürerek HMK’nın 107. maddesi gereğince şimdilik 20.000,00 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; iflas erteleme davasında kayyum olarak atanan davalıların sorumluluğuna ilişkin HMK’da ve İİK’da ayrıca bir düzenleme mevcut olmadığı ve davalılar hakkında HMK’nın bilirkişi ve bilirkişilerin seçilmesine ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu nedenle zarar görmüş olanların HMK’nın 285. maddesi gereğince zararın tazmini için ancak doğrudan devlete karşı tazminat davası açılabileceği, doğrudan bilirkişilere açılan davada dava şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, dava dışı şirketler tarafından açılan iflas ertelemesi davasında kayyum olarak atanan davalıların sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, bu tür davaların sadece doğrudan devlet aleyhine açılabileceği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Ancak, iflas erteleme davası sırasında mahkemece atanan kayyumların HMK’nın 266. maddesinde düzenlenen bilirkişi niteliğinde olmadığı, bu kişilerin sorumluluğuyla ilgili İİK’da hüküm bulunmaması karşısında; kayyımların sorumluluğu, TMK 467/II'nın 1. fıkrasına yaptığı atfa bağlı olarak vasinin sorumluluğuna ilişkin hükümler kapsamında değerlendirileceği göz önüne alınarak, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde 6100 sayılı HMK’daki bilirkişilere uygulanan hükümler gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 31/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.