MAHKEMESİ : ÇORLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ SIFATIYLA)TARİHİ : 15/04/2014NUMARASI : 2012/482-2014/222Taraflar arasında görülen davada Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/04/2014 tarih ve 2012/482-2014/222 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin 19/01/1981 tarihinde ticaret siciline tescil edildiğini, ''F'' ibaresinin 14/01/1982, ''F.P.'' ibaresinin ise 16/11/1998 tarihinden beri TPE nezdinde müvekkili şirket adına marka olarak tescilli olduğunu, davalının müvekkili şirketin tanınmışlığından yararlanmak düşüncesi ile ''F.'' ibaresini şirket unvanı olarak tescil ettirdiğini, ''F.P'' markasını da haksız olarak görsel, yazılı emtialar ve internet sitelerinde kullandığını ileri sürerek, davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile davalının ticaret unvanından ''F.'' ibaresinin terkinine, F. unvanının davalının ticaret unvanında kullanmasının önlenmesine, bu unvanın yer aldığı tanıtım malzemeleri ve ticari belgelerin kullanılmasının men'ine, silinebilenlerin silinmesine, silinemeyenlerin ise kullanılmasının önlenilmesine, müvekkili şirket adına marka olarak tescilli ''F. P.'' markasının davalıya tanıtım malzemeleri, ticari belgelerde, görsel ve yazılı belgeler ve internet ortamında kullanılmasının men'ine, silinebilenlerin silinmesine, silinemeyenlerin ise kullanılmasının önlenilmesine, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, tarafların ticaret ünvanlarının ve iştigal konularının farklı olduğunu, ticaret unvanlarındaki benzerliğin tespitinde kelime benzerliğinin tek başına yeterli olmayacağını, ''F.' ibaresinin müvekkili şirket ortaklarının soyadı olduğunu, işletmenin adının 1980'li yıllardan beri kullanıldığını, müvekkili şirketin unvanını tescil ettirdiği tarihten bu yana 10 yıl geçtiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davacının ticaret unvanının ve markasının ayırt edici kısmının ''F.'' ibaresi olduğu, davalının ticaret unvanının ayırt edici kısmının da aynı ibareyi taşıdığı, davacı şirketin F. kelimesini ek olarak içeren ticaret unvanını 29/01/1981 tarihinde tescil ettirdiği, davalı şirketin ise 30/02/2002 tarihinde tescil edilerek kurulduğu, dolayısıyla davalının F. ibaresini içeren ticaret unvanını tescil ettirdiği tarihte F. ibaresinin davacı tarafça kullanılıyor olduğu, bu nedenle davalının ticaret unvanından F. ibaresinin terkinini talep etmekte haklı olduğu, korunması talep edilen davacıya ait marka tescile dayalı olduğundan, benzer çalışma, amaç, konu, içerisinde olmasalar dahi 6102 sayılı TTK'nun 52. maddesi kapsamında terkin talep edilebileceği, davacı tarafça davalıya çekilen ihtarname tarihi göz önünde bulundurulduğunda, uzun süre sessiz kalınarak hak kaybına uğranıldığının kabul edilemeyeceği gerekçesi ile davalının ticaret unvanındaki Fırat ibaresinin ticaret sicilinden terkinine, sicilde tescilli olan ticaret unvanının terkin edilinceye kadar kullanımı, haksız rekabet teşkil etmeyip, yasal bir kullanım olacağından, davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, davalı şirketin ticaret ünvanında yer alan "F." ibaresinin terkinine ilişkin olarak açılmıştır. Her ne kadar TTK'nun 54. maddesi uyarınca davacı, iltibasa neden olan ticaret ünvanının terkinini isteyebilme hakkına sahip ise de; Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre, böyle bir davanın makul sürede açılması gerekir. Ticaret ünvanları tescil ve ilana tabi bulunduğundan makul sürenin hesabında bunun da nazara alınması icap eder. Makul sürenin geçirilmesi halinde sessiz kalma nedeni ile hak kaybı oluşur.Somut uyuşmazlıkta, her ne kadar her iki tarafın ticaret ünvanının esas unsurları benzer ise de, davalının ünvanının tescilinden yaklaşık 10 yıl sonra dava açıldığından, kendisini mevcut ünvanı ile tanıtan davalının ünvanının terkini istenemez. Bu itibarla mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.