Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8387 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6749 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 06/03/2015 tarih ve2014/549-2015/165 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, ...'ın özelleştirme kapsamına alınması ve 20 ayrı dağıtım şirketine ayrılması kapsamında müvekkili ile davalı arasında 24.07.2006 tarihinde "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi" akdedildiğini, anılan sözleşmenin 7.1, 7.2, 7.3, 7.4, 7.5 ve 7.6 maddelerinde dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemlerden kaynaklanan sorumluluğun dönemsel olarak paylaştırıldığını, davalının sözleşme öncesi gerçekleştirdiği işlemler nedeniyle açılan kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davası sonucu ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2006/442 E-2006/1160 K sayılı ilamına istinaden müvekkilinin icra dosyasına 2.527,83 TL ödediğini ileri sürerek, bu meblağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı şirketin özelleştirilmesinin hisse satışı suretiyle gerçekleştirildiğini, "İhale Şartnamesi ve Hisse Satış Sözleşmesi" hükümleri uyarınca müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, ayrıca davacı tarafından düzenlenen devre esas bilanço ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamı ve uyulan bozma ilamı doğrultusunda, dava konusu alacağın taraflar arasında imzalanan "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'nin" akdedildiği tarihten önceki döneme isabet ettiği, sözleşmenin 7. maddesi uyarınca davacının davalıdan rücuen talepte bulunabileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 2.527,83 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2-Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir. Anılan sözleşmenin 7.2 maddesi, "Dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olarak, sözleşmenin imza tarihinden sonra ortaya çıkacak idari ve hukuki ihtilaflar şirket tarafından derhal ...'a bildirilir. Söz konusu dağıtım tesislerinin mülkiyetine dair bu idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bunlardan doğacak her türlü sorumluluk ...'a aittir. Şirket, gecikmesinde tehlike olan durumlarda ...'a bildirimde bulunmakla birlikte ... adına ve/veya hesabına gerekli tedbirleri almak ve işlemleri yapmakla yükümlüdür. Şirket tarafından alınan tedbirler ve gerçekleştirilen işlemlere ilişkin masraflar belgelendirilmek ve makul olmak şartıyla ... tarafından karşılanır." hükmünü içermektedir. Dairemizden verilen emsal kararlarda dağıtım faaliyetinin davalı ... tarafından gerçekleştirildiği dönemde yüksek gerilim hattı geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atılan taşınmazın maliki tarafından, sözleşmenin imza tarihinden sonra davacı aleyhine açılan tazminat davaları sonucu verilen kararlar nedeniyle açılan rücuen tazminat davalarında ödenen tazminatın tümden tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı, sözleşmenin anılan 7.2 maddesindeki ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle mahkemece gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacının davalıya ne miktarda rücu edebileceğinin belirlenmesi gerektirdiği belirtilmiştir. Nitekim, mahkeme gerekçesinde de her ne kadar sözleşmenin 7.2 maddesi belirtilmemiş ise de rücuya konu davanın ...'a ihbar edilmemiş olması nedeniyle, davalının icra gideri, icra vekalet ücreti ve işlemiş faizden sorumlu tutulmayacağı belirtilmiş olmasına rağmen, bu açıklamayla ters düşecek şekilde takip talebinde belirtilen işlemiş faizinde davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasını gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.