Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8375 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6174 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/10/2015 tarih ve 2015/271-2015/525 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; müvekkilinin davalı bankadan genel tarımsal kredi sözleşmeleri gereğince krediler kullandığını, kredilerin kullandırılması esnasında müvekkilinden dosya masrafı adı altında haksız olarak ücret tahsil edildiğini, kredi sözleşmelerinin matbu olarak düzenlendiğini ve müvekkili aleyhine ağırlaştırıcı hükümlerin genel işlem şartı olduğunu ileri sürerek müvekkilinden masraf adı altında haksız olarak kesilen miktarın tespiti ile şimdilik 10,00 TL’nin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 08/10/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 2.380,00 TL olarak arttırmıştır.Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşmelerde masraf alınacağının belirlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin matbu olarak hazırlandığı, tarafların sözleşmeleri müzakere etme imkanının bulunmadığı ve davacının bu sözleşmeleri okuyup kullanılan kredi bedeli dışında ayrıca bir borç altına girdiğini tespit edebilme imkanının olmadığı ve bu haliyle sözleşmede masraf alınmasına ilişkin yer alan düzenlemenin genel işlem şartı olarak değerlendirilmesi ve yazılmamış sayılması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 2.380,00 TL'nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Dava, davalı banka tarafından davacıya kullandırılan krediler nedeniyle masraf adı altında tahsil edilen ücretin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde sözleşmelerde masraf alınmasına ilişkin yer alan düzenlemenin genel işlem şartı olarak değerlendirilmesi ve yazılmamış sayılması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasında imzalanan 31.10.2007, 28.04.2010, 27.04.2011 ve 09.05.2012 tarihli kredi sözleşmeleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce imzalanmış olup, anılan Kanun'un genel işlem koşullarına ilişkin hükümleri bu sözleşmede nazara alınmayacaktır. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 1. maddesinde "Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu filli ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir." hükmü düzenlenmiştir. Bu durumda, mahkemece söz konusu kredi sözleşmeleri ve tüm eklerinin getirtilerek sözleşme hükümlerinin ele alınması, davalı bankadan davacıdan komisyon ve diğer masraflar adı altında tahsil edilen tutarın neleri kapsadığına ilişkin açıklama istenmesi, bankanın açıklamasından sonra Dairemizin yerleşmiş içtihatlarında da vurgulandığı üzere, bu hususta emsal banka uygulamaları da araştırılıp uyuşmazlık konusu bedelin kredi müşterilerinden tahsiline dair teamül bulunup bulunmadığı ve varsa diğer bankalarca hangi oranda tahakkuk ettirildiği ve buna göre davalı banka uygulamasının yerinde olup olmadığı hususunda bankacılık konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi heyetinden rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.