MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/04/2016 tarih ve 2015/620-2016/352 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; müvekkili tarafından davalı borçlu aleyhine başlatılmış olan icra takibine, davalı borçlunun 09/03/2015 tarihinde itiraz ettiğini, davalı borçlunun takibe dayanak olan devir sözleşmesine itiraz etmemekle birlikte herhangi bir gerekçe göstermeksizin borca itiraz etmiş ise de, yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, haksız itirazından sonra 21/03/2015 tarihinde müvekkili alacaklıya borca mahsuben 2.000 TL ödeme yaptığını, bu durumun borçlunun sırf zaman kazanmak amacıyla borca itiraz ettiğini açıkça gösterdiğini, davalı borçlunun icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın, tacir olan taraflar arasında yapılan ticari işletmenin devri sözleşmesi ile belirlenen bedelin ödenmediği iddiasıyla açılan itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasında akdedilen 13/01/2015 tarihli ... Türkü Bar adlı işletmenin devir sözleşmesi ile devreden, işyerinin tüm işletme haklarını 85.000,00 TL bedelle Haziran 2015 tarihine kadar devralana devretmiş ise de; davacı vekili ile davacı asilin beyanlarında, dava konusu yerin ticari işletme olarak kendi adlarına kayıtlı olduğu, mükellefiyet durumunun da yine kendilerine ait olduğunu beyan ettiği, işbu beyanlar çerçevesinde taraflar arasında akdedilen ticari işletmenin devri sözleşmesinin hayata geçirilmediği, işletmenin davalıya devrinin gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, ticari işletmenin devri sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsiline yönelik icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin hayata geçirilemediği, işletmenin davalıya devrinin gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 11. maddesinin 3. fıkrası gereğince, ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir. Somut uyuşmazlıkta, devir sözleşmesinin yapılmasından sonra işyerinin davalıya teslim edildiği, bir müddet davalı tarafından işletildiği ve bir kısım devir bedelinin de davalı tarafça ödendiği anlaşıldığına göre, mahkemece işletme devir sözleşmesinin geçersiz olduğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.